İnsanlığın iki hastalığı vardı. Biri maddi diğeri manevi hastalıktır. Maddi hastalıkların başında gelen kanserdir. Şimdi şöyle bir düşünelim. Doktorunuz size kanser olmuşsunuz, o haberi alınca ne düşünürüz. Yaşam hayatımız nasıl etkilenir? İmanımız güçlü ise hastalığı veren Rabbim şifasını da verir, diyerek tedaviye devam ederiz. Çünkü pey. (s.a.v) her derdin şifası vardır, 2 hastalığın ilacı yoktur. Biri yaşlanmak için ilaç yoktur. Yaşıyorsan ihtiyarlayacaksın. Diğeri yaşıyorsan öleceksin. Belki bu hastalık bizim ölümümüze sebep olacaksa sabrederek, acısına katlanarak, günahlara tövbe ederek kul hakları olanlarla helalleşerek kurtuluşumuza sebep olabilir. Manevi hastalığımız olan israf ise bizim hem dünyada hem ahrette perişan edebilir.
Sevgili dostlar, her Müslüman Allah kimleri sevmez diye Kuranı Kerime bakmalı pey. (s.a.v)efendimiz israf konusunda ümmetine ne buyurmuştur. İnsan bedeninin 3/2 si su olduğuna göre susuz bir insan en çok üç gün üç gece sonra böbrekleri iflas eder. Onun için su hayat demektir. İbadet için olmazsa olmaz, abdest almaktır. Biz bu konuda, gerek evimizde gerekse camilerimizde abdest alırken ne kadar su harcıyoruz. Nil nehrinde bile abdest alsanız suyu israf etmeyin derken, bugün bizim durumumuz nedir? Kuranı Kerimde rabbimiz Arafat suresi 31.ayetinde Ey Adem oğlu mescitlere güzel elbiselerinizi giyinerek gidin. Yiyin, için ama israf etmeyin. Allah israf edenleri sevmez. Evlerimizde kullanmadığımız ne kadar elbisemiz ne kadar mutfak eşyamız ne kadar ayakkabımız ne kadar çocuklarımız için alınan oyuncaklar en önemlisi de ekmek ve yemek israfı dedelerimiz ekmek kırıntılarını bile toplayıp yerken, şimdi biz torunları bugün alınan ekmeği ertesi gün çöpe atan, bugün pişen yemeği ertesi gün çöpe döken bir nesil olarak, israf hastalığına yakalanırsak rabbimiz bizi Kuran ile uyarıyor. İsraf eden sonunda fakir düşer. Allah (c.c) bizlere böyle Kuran ile uyarıyorken biz bu ayetleri yok sayarak israf etmeye devam edersek Kuranı Kerim´de israf etmiş oluruz. Anne babalar çocuklarının maddi ihtiyaçlarını karşılarken manevi ihtiyaçlarını ihmal ederek dinini israf eder.
Sevgili kardeşlerim, inandığımız Kuran-i Kerim´de Rabbimiz ‘´Geceyi karanlıktan yarattık, uyuyarak dinlenmeniz için, gündüzü aydınlık yarattık çalışıp kazanasınız diye.´´ İşte gece 01-02´lere kadar televizyon, internet başlarında gece ve gündüzünü israf eden bir nesil yetişmişse anne ve babalar neslinden israf etmiş olur. Dinini öğrenmeyen Müslümanlar Kuram-i Kerimi israf etmiştir.
Sevgili kardeşlerim israfı öğrenmeden İslam´ı anlamak mümkün mü? Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir. Buyuran Muhammed´in ümmeti ümmet çöplüklerden yiyecek toplarken namazdan, oruçtan, Haç olan umreden zevk almak mümkün mü? Allah´ın sevmediği işleri yaparak israfı, haramları, yalanları, iftiraları, gıybetleri, kul hakkı yemeyi terk etmeden huzuru yakalamak mümkün mü? Varlık içinde huzursuzluk çeker hale geldikse varlığı zenginliği israf etmiş olduk. Çünkü yüce rabbimiz biz inanan kullarını Kuran-i Kerimde meal olarak şöyle uyarıyor ‘´Siz Allah´ı ve Resulünü unutursanız Allah´ta sizi dünyada sıkıntı ahrette azap içinde unutur.´´ buyuruyor.
Sevgili dostlar sözlerimi şu önemli hatırlatma ile sonlandırıyorum. İçimizdeki yani kalbimizdeki imanı ne durumda olduğunu unuttuk dışımızı evimizi süslemekle meşgul olduk dış elbisemiz ne kadar temiz ve güzel olsa da iç huzurumuza ne kadar yansıyor? Allah korkusu olmayınca evlerimizde ne kadar huzur buluyor içinde Kuran okunmadıkça namaz kılınmadıkça?
Sevgili dostlarım Yüce Rabbimiz şu yazıyı kaleme alan şu aciz kulunu ve bu yazıyı okuyan kardeşlerimiz yazdıklarımızla okuduklarımızla amel etmeyi nasip eylesin. Amin.
YORUMLAR