Milli bir diriliş destanı olan Ergenekonu “Darbe ve çete operasyonu” iddia edilen bir soruşturmanın adı olarak verilmesi ancak bu ülkede olabilecek bir kara mizah örneğidir.
Şimdi okullarımızda,çocuklarımıza bizi millet yapan ,simgeleri Türk dünyasında hala yaşanan ve yaşatılan bu destanı nasıl okutacağız?
En büyük üzüntüm “Ergenekon” adının kirletilmesidir.
Türkiye gibi rahatı ve huzuru sevmeyen,onu kendi elleriyle boğup krizler yaratan başka bir ülke sanıyorum yoktur.
Bu satırların yazarı olarak darbe ve ihtilallerin bu ülkeye ne kadar zarar verdiğini , ülkeyi geriye götürdüğünü, demokratik bir hukuk devletinin kurumsallaşmasını önlediğini , kişisel ve toplumsal kazanımların nasıl gasp edildiğini yaşadım,acılarını çektim.
Darbe veya ihtilale ilk karşı çıkacak insanlardan biri benim.
Ama Ergenekon davasının içinin boş olduğunu da görüyorum.
Aralarında ülkenin en önemli gazetecileri , generalleri,iş adamları bulunan bir çok insan göz altına alındı, sorgulandı, basın aracılığıyla yargısız infazları yapıldı.Belli merkezlerden servis edilen bilgi kirliliğiyle toplumsal kamplaşma yaratıldı.
Göz altına alınanların ortak özelliği ‘Ulusalcı’ olmaları.
AB dayatmalarıyla Cumhuriyetin kazanımlarının AKP marifetiyle kaybedildiği inancında olmaları.
Cumhuriyetin geleceğiyle ilgili endişelerini başkanı veya yöneticisi oldukları veya gazetelerindeki köşelerinde belirtmeleri , özellikle üniversitelerde düzenlenen panel , konferans ve söyleşilerde ifade etmeleri , AKP’ ye karşı toplumsal muhalefet oluşturmaları…
Bu dava AB ile dış çevrelerin ve AKP’nin korkularının açık bir göstergesidir.
Muhalefete tahammülsüzlüğüdür.Adım adım yaklaşan siyasi ve ekonomik krizin kılıfıdır.
İktidar olup muktedir olamayan siyasi düşüncenin çaresizliğidir.
Bu davanın özünü artık söyleyelim;
Ergenekon davası Kurtuluş Savaşı’nı yapan , Cumhuriyeti kuranlarla , Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkan , hilafet ve saltanatı savunanların seksen beş yıl sonraki savaşının yeniden hortlamasının işaret fişeğidir
YORUMLAR