Reklam
Ahmet Kocabaş

Ahmet Kocabaş


Nasıl Bir Allah?

03 Nisan 2018 - 13:38

İstasyona, Sovyetler Birliği Allah'sızlar Cemiyeti tarafından büyük bir tabela asılmış. Tabelada bir işçi, geniş elbiseler giymiş, beyaz sakallı komik bir adamı tekmeleyerek bulutlu gökyüzünden aşağıya atıyor!... Tabelanın altında şunlar yazılı: 'Sovyetler Birliği'nin işçileri, Tanrı'yı işte böyle, Sovyet semasından dışarı attılar!'

Bugün ise Rusya, vatandaşlarının Müslüman çoğunluğunu gerekçe göstererek İKÖ üye olmaya çalışıy­or...

Sonra...

UZAYDA TANRI ARAYAN KOZMONOT

Uzaya çıkan ilk Rus kozmonot Yuri Gagarin'in seyahat dönüşü 'Uzaya çıktığımda, aradım taradım, ama Tanrı ile karşılaşamadım!' dediği dilden dile dolaşmıştı.

Yuri Gagarin eğer uzayda, "geniş elbiseler giymiş, beyaz sakallı komik bir adamı" Tanrı diye aramışsa bulamayacağı kesin. Halbuki Gagarin uzaya bile Tanrı'nın iradesiyle çıktığının farkında değil.

Bu konuda Kur'an-ı Kerim'in şu ayetleri oldukça ibret vericidir:

"Bu inkarcılar (öyle inatçıdır ki) Biz onlara gökten bir kapı açsak onlar da bu kapıdan girip gökyüzünün derinliklerinde dolaşsalar,

Yine de, 'Gözlerimiz bağlandı kaldı, hiçbir şey göremez olduk. Doğrusu biz büyülenmiş olmalıyız' diye­ceklerdir" (Hicr 15/14-15)

"Biz ne zaman insana bir lütufta bulunsak yüz çevirir, yan çizer..." (Fussilet 41/51)

Rus kozmonot Yuri Gagarin gibi...

Gerçi Firavun da göklere çıkarak Musa'nın tanrısını bulmak için yüksek bir kule yaptırmaya kalkışmış ve "Ben Musa'nın yalancı olduğunu biliyorum ama kim bilir, bakarsın O'nun tanrısını orada bulurum' demişti. Böylece yaptığı kötü iş kendisine güzel görünmüş ve onu doğru yoldan alıkoymuştu. (Bkz. Mü'min 40/36-37) Yine Kur'an Allah konusunda Hz. İbrahim ile tartışan Nemrud'u örnek verir:

"Allah'ın kendisine lütfettiği hükümranlığa güvenerek İbrahim'le, Rabbi hakkında çekişip tartışan kişiyi bilir misin? Hani İbrahim ona, 'Benim Rabbim hayat veren ve öldüren Rab'tır' demişti. Nemrut da, 'Ben de hayat verir, ben de öldürürüm' dedi. Bunun üzerine İbrahim, 'Allah güneşi doğudan doğduruyor, haydi sen de onu batıdan doğdur da görelim!' dedi. İnkarcının dili tutulup kaldı. Bilin ki Allah zalimleri asla hidayete erdirmez" (Bakara 2/258)

Ve Cemal Safi'nin şu dörtlükleriyle diyorum ki:

"Varlığını tartıştı; Firavun, Musa ile Rüsva ettin elçine diklenen diktatörü Koca deniz ikiye bölündü asa ile Hükmettin Kâinatın Ulu İmparatoru

Nemrut ki ateşlere atmıştı İbrahim'i

Gülizara döndürdün yanardağ gibi koru Habibin'den öğrendik biz RAHMAN'ı RAHİM'i

O Sensin Kâinatın Ulu İmparatoru"

ALLAH VARDIR

Soylu bir Rus düşünürü ve 19. asrın büyük edibi Tolstoy ise Allah ile ilgili şunları söylüyordu:

"Allah'ın varlığına inancı kaybettiğimde, sanki hayatla ilgili bağlarım da kopuyordu, Allah'ı bulmak konusunda az da olsa umudum kalmasa, hayatıma çoktan son verirdim, Fakat yaşıyordum. O'nu hissettiğim ve O'nu aradığım zaman yaşıyordum. Öyleyse Allah vardır. Allah, O'nsuz yaşanmayan varlıktır..."

Bu nedenledir ki Üstad Necip Fazıl:

"Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış;

Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış" der.

"Zaman zaman 'Tanrı olsaydı, ben tanrı olamayacağım için çatlardım' diyecek kadar insan ihtirasına dikkat çeken Nietszche bile makul olabildiği vakitlerde 'Tanrı'yı bir kenarda unutursak, cemiyet topyekün çürür' diyerek hayatın nabzına parmak basıyordu."

SİZİ BESLEYEN KİM?

Nitekim Kur'an-ı Kerim Yüce Allah'ı bize şöyle tanıtıyor:

"Ey Peygamber! 'Gökten yağmur yağdırıp yerden ürünler bitirerek sizi besleyen kimdir? Görme ve işitme duyularını yaratma gücüne sahip olan kimdir? Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran kimdir? Evrenin düzenini ve dengesini sağlayan kimdir?' diye sorsan, 'Allah'tır' diye cevap vereceklerdir. O halde sen de onlara de ki: Öyleyse Allah'a ortaklar koşmaktan neden vazgeçmiyorsunuz?" (Yunus 10/31)

"Ey Peygamber! Sen onlara de ki: 'Yeryüzü ve oradaki varlıklar kime aittir? Eğer biliyorsanız söyleyin?' Onlar 'Allah'a aittir' diyeceklerdir. De ki onlara: Öyleyse neden hâlâ düşünmüyorsunuz?'

Yine sor onlara: 'Yedi kat göğün ve yüce arşın Rabbi kimdir?'

Onlar yine 'Allah'tır' diyeceklerdir. O zaman sen de şunu söyle: 'O halde neden hâlâ sakınmıyorsunuz?' Onlara bir de şunu sor: 'Peki, evrenin egemenliği elinde olan, dilediğini koruyup kollayan ve kendisine karşı kimsenin korunup kollanamayacağı varlık kimdir? Biliyorsanız söyleyin?'

Onlar yine 'Allah'tır' diyeceklerdir. De ki onlara: 'Öyleyse nasıl oluyor da büyülenmişçesine aldanıp gerçekleri görmüyorsunuz?’" (Mü'minun 23/84-89)

BU SİSTEM KİMİN ESERİ?

"Güneş sistemindeki gezegenleri güneşin çekim kuvvetiyle bir arada, bir düzen içinde tutan kimdir, güneş mi, insan mı? İnsan vücuduna giren yiyeceği onlarca kimya fabrikasında işleyip glikoza, kalsiyuma, karbon¬hidrata çeviren mekanizmayı kuran kimdir, vücut mu, insan mı? Kış uykusuna yatan bir hayvanın vücudundaki üreyi protein ve dolayısıyla kalori haline çeviren kimdir, hayvanın kendisi mi, insan mı?"

Muazzam evrenin, muhteşem insan vücudunun, dünyada yaşayan hayvanların, toprakta yetişen bitkilerin ve kainattaki tüm varlıkların bu kadar uyum içinde olması şuursuz varlıkların eseri olabilir mi?

Einstein, Tanrı zar atmaz' diyerek evrende, olağanüstü bir düzen olduğuna dikkat çeker. Ona göre evrenin işleyişinde şans, ihtimal gibi belirsizliklere yer yoktur. Bugün kimi bilimsel çevreler evrenin oluşumuyla ilgili artık 'Akıllı Tasarım Teorisi'nden söz etmektedirler.

Bu tasarımı düzenleyen güç kimdir?

Dostoyevski'nin bu konuda kurduğu formül son derece tutarlıdır: "Tanrı yoksa her şey mübahtır. Oysa her şey mübah değildir. Şu halde Tanrı vardır"

Fransız yazar Öjen İnesku’da (1912-1994) şöyle diyor:

"Kötülük varsa Allah vardır." İnesku'nun dediği gibi gerçekten kötülüğün olması da Allah'ın varlığını gösteren delillerden biridir. Zira cinayet işleyenlerin, savaş çıkaranların, katliam yapanların, kısaca kötülüğün bir cezası olmayacaksa, yaptıkları yanlarına kâr kalacaksa, iyiliğin ve iyilerin suçu nedir? İnsan neden iyi olma gereği duysun? Şu halde kötülüğün ve kötülerin varlığı bile bizi Allah'a götürür.

Bir düşünür de şöyle diyor:

"Mutluyum, çünkü Tanrı'ya inanıyorum"

Peki, Tanrı'ya kimler inanmaz?

Hırsızlar, yolsuzlar, caniler, zalimler, ahlaksızlar... Sabıkalılar, kendilerinden hesap soracak birini istemezler. Suçlular, Allah'sız bir dünya peşindedirler.

ÇOÇUK DİYOR Kİ: HERŞEYİ YARATAN ALLAH:

Her şeyi yaratan bir Allah olduğu inancı nereden geliyor?

Antropoloji'nin bir kolu olan 'çocuğun antropolojisi' bu soru üzerinde çalışyor. Mesela, her ikisi de hekim olan bir anne baba çocuklarına hiç Allah'tan bahsetmemeyi kararlaştırmışlar. Çocuk yine de Allah hakkında sorular sormaya başlamış. Hatta çocuk anne babasıyla başbaşa kalınca onlara da bu konuda sorular sormuş ve aldığı cevap 'bilmiyoruz' olmuş. Bir gün çocuk arkadaşı ile konuşurken anne baba kulak misafiri olmuşlar. Çocuk arkadaşına diyormuş ki, 'Herşeyi yaratan bir Allah varmış, iyileri cennete, kötüleri cehenneme gönderecekmiş, bunları herkes biliyor ama anam babam bilmiyor'

Sadece çocuk mu?

Yarım asırdır İngiltere’de Ateizm'in en ateşli savunucularından olan Reading Üniversitesi Felsefe Profesörü Antony Flew, 'Tanrı vardır', diyerek 81 yaşından sonra dönüş yaptı. 'Bilimsel kanıtların, evrenin varoluşunun arkasında bir çeşit zekânın olduğunu gösterdiğini söyleyen ve 'Tanrı varolabilir' diyen Flew, 'Hayatın başlangıcını açıklamanın tek yolunun da Allah'ın varlığından geçtiğini' ifade ediyor.

ALLAH YOKSA VAR EDİLMELİDİR.

İlkçağ filozoflarından Epittetos: "Soluk aldığından fazla Allah'ı düşün" diyor. İngiliz filozofu Bacon: "Allah'ı inkâr etmek, insanlığın asaletini yıkmak olur" der. Dr.Alexis Karel: "İnsan, suya ve oksijene nasıl muhtaç ise Tanrı'ya da öyle muhtaçdır" diye yazıyor. Fransız devrimi liderlerinden Robes Pier: "Tanrı yoksa bile, O'nu icat etmeliyiz" diyerek Allah'sız bir hayatın olamayacağına dikkat çekiyor. Dini değerlerle mücadele eden Voltaire bile şöyle demiştir: "... İyi ama Cizvitleri kovduk diye Tanrı'yı da mı kovalım? Tersine, bunun için Tanrı'yı daha çok sevelim"

Mevlid yazarı Süleyman Çelebi'ye kulak verelim:

“Her nefeste Allah adın di müdam,

Allah adıyla olur her iş tamam.”

İşin aslı, özü budur..

Kaynaklarımıza bal tefsiri diye geçen Hz. Peygamber’in en yakın dört dostunun Allah hakkındaki görüşleri de şöyle: “Bir şeyi gördüğüm zaman, onun önünde Allah’ı görürüm’ demiş Hz. Ebubekir. ‘Bir şeyi gördüğüm zaman, onun arkasında Allah’ı görürüm’ demiş Hz. Ömer. ‘Bir şeyi gördüğüm zaman, onda Allah’ı görürüm’ demiş Hz. Osman. 'Bir şeyi gördüğüm zaman Allah’ı görürüm’ demiş Hz. Ali.”

 

Her şeyi Allah’la beraber görmek, işte mesele bu...

 

Konuyu toparlayacak olursak:

 

Ekvator’da yaşayan bir Afrika kabilesinin ilahisinden:

 

“Tanrı yukarıdadır, insan aşağıda.

 

Tanrı Tanrı’dır, insan insan.

 

Herkes kendi yerinde, herkes kendi evinde”

 

Sözlerimi yine Allah’ın sözleriyle bağlıyorum:

 

“Ey Peygamber! Benim adıma (insanlara) deki: ‘Ey günah işlemekte aşırıya kaçarak kendilerini harcayan kullarım! Sakın Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. O çok bağışlayandır; çok merhamet edendir.” (Zümer 39/53)

 

Nasıl bir Allah?

 

Harcanan kullarının bile elinden tutan bir ALLAH...

 

Cumanız Mübarek Olsun …

YORUMLAR

  • 0 Yorum