Reklam
Ahmet Kocabaş

Ahmet Kocabaş


KÜRESEL KRİZİ DOĞRU OKUMAK

03 Nisan 2018 - 13:38

İnsanların elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozulma meydana geldi.  Neticede (Allah), yaptıklarının kötü sonuçlarından bir kısmını kendilerine tattıracaktır. Umulur ki yol yakınken dönerler. (30 Rum/41)
Mülk Allah'ındır. Biz Allah'ın mülküne sahip olmaya değil şahit olmaya geldik. Mülk insanoğlunun emanetine verilmiş... Emanete ihanet ettik. Evreni bizden şikâyet edecek konuma getirdik. Yeşili yok ettik, suyu zehirledik, havayı kirlettik; doğadan beslenen binlerce varlığın hayatıyla oynadık ve onların bizi Allah'a şikâyet etmelerine sebep olduk. 
Dünyamız insan eliyle hızla küresel bir krize doğru sürükleniyor. Yapılan onca haksızlık, yolsuzluk, hırsızlık, aymazlık ve doğayı tahribat küresel felaketler olarak karşımıza çıkıyor. 
Dünya üzerinde cereyan eden haksız kazançların, haram servetlerin, gözyaşı üzerine kurulan saltanatların, insan emeği gasp edilerek elde edilen zenginliklerin, doğayı tahrip ederek yakalanan kazançların, rüşvet, şehvet, dehşet kullanılarak ulaşılan saltanatların yerle bir olduğu küresel bir çağdayız...
Nasıl bir günah işlediysek rahmetten çok felaket yağıyor yeryüzüne...
Bir diş için koca bir fili, bir ayakkabı derisi için yüzlerce fok'u, bir çanta için onlarca yılanı, bir kürk için bu kadar hayvanı, eğlence için şu kadar boğayı katledenler tabiatın o muhteşem dengesini bozmuyorlar mı?  Verimi artıralım diye toprağa bilinçsizce atılan gübreler, aman zarar görmesin diye şuursuzca mahsule atılan ilaçlar, bitki ve toprağa yararlı varlıkları da yok ediyor. Topraklarımız çoraklaşıyor... Sonra Deli Danalar, Kuş Gribi, Kanamalı Kırım Kongo hastalıklarıyla boğuşup duruyoruz...
Neden şikâyet ediyoruz?
Bunlar bizim eserimiz değil mi?
Maalesef bu küresel felaketlerden en çok etkilenenler de İslam ülkeleri...
Dünyada 18 milyon mülteci var. 16 milyonu Müslüman. En çok mültecisi olan ülkeler: Sudan, Irak, Afganistan, Filistin... Dördü de İslam ülkesi. 
Neden?
Şu anda dünyamızda rekor bir rakamla 27 milyondan fazla köleleştirilmiş insan olduğu tahmin ediliyor. Uluslararası trafikteki kurbanlarının yüzde 80'i kadın ve çocuklardan oluşuyor. BM ve diğer uzmanlar, insan ticaretinden elde edilen yasa dışı gelirin 32 milyar doların üzerinde olduğunu tahmin ediyorlar. Bu rakam uyuşturucudan sonra yasa dışı yollarla elde edilen gelirin en büyüğü...(1)
Dünyada köleliğe savaş açılmasına rağmen Afrika'da tahminen yılda 200 bin çocuk, sahip değiştiriyor...
Bu korkunç günahın küresel bir faturası olmayacak mı?
"Amerikan finans çevrelerinin dergisi Forbes'in kapak yaptığı şu haberi birlikte takip edelim: Tüm dünyada bir sanayi kolu haline gelen kumar sektörünün yıllık cirosu 900 milyar dolara ulaştı... Dergi Amerikan hazinesinin bir yılda kumardan elde ettiği gelirin 270 milyar dolar olduğunu yazdı..."(2)
Opec nedir?
Petrol ihraç eden ülkeler... Opec'e üye ülkeler Venezüela ve Ekvator hariç hepsi İslam ülkeleri...  Silaha en çok yatırım yapan da petrol varlığı olan bu ülkelerdir. Bu ülkeler petrolden elde ettikleri gelirlerini halkının sağlığına, eğitimine, refahına harcamıyorlar. Allah'ın lütfettiği petrol refaha değil silaha gidiyor silaha...
Şu anda en problemli ülkeler petrol çıkaran ülkeler. İran, Irak, Azerbaycan, Venezüella bunların başında geliyor. 
Bu haksız harcamanın küresel bir karşılığı olmasın mı?
Dünyada 1 milyar 300 milyon insan açlık sınırında bulunuyor, önlem alınmazsa eğer 2020 yılında bu sayı 3 milyarı bulacak...(3)
Böyle ruhsuz bir dünya mutlu olabilir mi?
Bugün ABD dünya nüfusunun yüzde 5'i ama dünya kaynaklarının yüzde 25'ini kullanıyor. Doyumsuz bir uluslararası sermaye var. Açlık sınırındaki dünya nüfusu artıyor...(4)
Bu haksız kullanımın küresel bir yansıması olmayacak mı?
Dünyanın her yerinde savaşan şu insanların elindeki silahların markasına bakın, hepsi barışseverlerin imzasını taşıyor…(5) Hem barışsever olacaksın hem kitle imha silahı üreteceksin…
Bu sahtekârlığın küresel bir değeri olmayacak mı?
Bu dünya böyle garip bir dünya. Silahlara hayır kampanyaları açılan ülkelerde silahların en kitleseli yapılıp fakir milletlere satılıyor. Sistem böyle bir sistem.(6)
Bu ikiyüzlülüğün bir görüntüsü, bir felaketi olmayacak mı?
İnsan Hakları Derneği (İHD) dünya barışı için günde sadece bir(1) dolar, silahlanma için iki bin dolar para harcandığını açıkladı… 1946’dan bu yana bölgesel ve iç savaşlarda 25 milyondan fazla insan öldürüldüğünü bildirdi…(7)
Böyle bir dünya huzurlu olabilir mi?
Şöyle bir hikâye anlatılır:
“2400 yıl evvel, eski Yunan tiyatro yazarlarından Aristofanes, ‘Barış’ adlı bir komedi yazmıştır… Bu oyunda ‘Barış’, savaş tanrısı tarafından bir mağaraya hapsedilmişti. 
Bağ bahçe sahibi bilge bir kişi, halkında yardımıyla ‘Barış’ı mağaradan kurtarıp, Hasat tanrıçasıyla evlendiriyor. Aristofanes’in eserinde ‘Barış’ın kurtulup mutlu olmasında en çok kimler kızıp üzülüyordu biliyor musunuz? 
Savaş zenginleri ve silah tüccarları…(8)  
2400 yıl sonra ne değişti?
Size silah satarak sizi sömürenler rakiplerinize daha güçlü silahlar satarak sömürülerine devam ediyorlar. Sonra da utanmadan barış nutukları atıyorlar.
“Her yerde savaş var… Bize mutluluk vermesi için geliştireceğimiz aklı, savaş aletlerini daha öldürücü, daha kitlesel hale getirmek için kullanıyoruz…” 2 milyar dolar… Bu bir yılda firavunca tutkular uğruna birbirimizi yok etmek için silahlanmaya ayırdığımız para…(9)
Bu acımasızlığın küresel bir karşılığı olmayacak mı?
Elbette harp sanayimiz olacak, savunma sanayii kuracağız. Milli silah fabrikalarını inşa edeceğiz. Barışı sürdürmek istiyorsak böyle yapacağız… Benim söylemek istediğim bu değil. Bu ayrı bir olay…
Sadece bunlar mı felaket olan?
Güzel dünyamızın doğal dengesi hızla tahrip ediliyor. 
“B.M dünyada saatte 3 hayvan ve bitki türünün insan faaliyetleri yüzünden yok olduğunu duyurdu…
…BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Bakanı Ahmet Djohlaf, ‘Dinozorların yok olmasından beri dünya üzerindeki canlıların, en büyük yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu’ söyledi…(10)
Biyolojik çeşitlilik giderek azalıyor. Bu dünyamız için büyük bir felakettir. Dünyanın doğal dengesi bozuluyor.
Amerikalı bilim adamları, küresel ısınmanın başlıca nedeni olarak gösterilen sera etkisi yapan gazların, 2 milyon yılın en yüksek seviyesinde olduğunu bildirdi…(10/1) 
“Norveç’in Kuzey Kutbuna yakın bir gözlem laboratuvarı vardır. Burada dünyadaki iklim değişikliklerini araştırıyorlar. Dünya ısı ortalamasının 2-3 derece yükselmesi halinde, Kuzey Kutbu’ndaki buzulların eriyeceğini, deniz seviyesinin 7 metre yükseleceğini tahmin ediyorlar…(11)
Bu durum gerçekleşirse tam bir küresel felaket olur.
Mısır, pirinç, patates, domates, muz, soya gibi bitkilerin genetiği değiştirilerek gıdalarımızın doğal yapılarıyla oynanıyor. İnsanlara yediremedikleri genetiği bozulmuş bitkileri büyükbaş ve küçükbaş hayvanlara yedirerek sağlığımızla oynuyorlar. Bilinçsiz gübreleme ve ilaçlama adı altında dünyanın en verimli toprakları, topraklarımız zehirleniyor. Allah’ın insanoğluna lütfettiği nimetler bozularak insan soyunun geleceğini tehdit ediyor.
Bu yanlışlıkları, bu ihaneti yapan kim?
İnsan mı?
Dünya kötülük yapanlar yüzünden değil, sayıları daha çok olduğu halde, bu kötülüklere seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdedir.
Bu kadar yanlışlığın, zulmün, adaletsizliğin ve ihanetin elbette küresel bir bedeli, bir faturası olmalı… Amerika bu bedeli ödüyor, Avrupa bu faturayı ödüyor, dünya bu ihanetin karşılığını ödüyor…
Bunun sorumlusu yine kendileri
İşin aslı, özü bu!..
Haksız kazancı servete dönüştüren tefeci ve sömürücü sınıfının insanlığı yoksullaştırarak elde ettiği maddi imkânlar kumdan yapılmış kuleler gibi teker teker yıkılıyorlar.Kan, gözyaşı, sömürü ve haksız kazanç üzerine bina edilen bir gelecek sarsılıyor, sallanıyor artık…
Nitekim Cenab-ı Hak şöyle buyurmuş:
“Başınıza gelen her felaket, kendi ellerinizle yaptıklarınızın sonucudur, üstelik Allah birçoğunu da affetmektedir.”(42 Şura/30)
“Eğer Allah insanları zulümleri nedeniyle hemen cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde bir tek canlı kalmazdı…”(16 Nahl/61) 
Peygamberimiz (sav)’de; “Rabbim! Bizi bize bırakma!” diye dua etmiştir.(12)
Çünkü Allah “Rahman ve Rahim’dir”(1 Fatiha/3)
O’nun rahmeti, merhameti her şeyi kuşatmıştır.” (7 Araf/156), “Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez”.(39 Zümer/53), “Allah hiç kimseye zulüm etmez”(3 Ali İmran/108)
Ancak insan insana zulmeder ve ediyor da …
Sonuç olarak; mademki Allah zulmetmiyor, mademki Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmış… Öyleyse kardeş olacağız, kavga etmeyeceğiz. Allah’ın mülküne ihanet etmeyeceğiz, tabiatı, bitkilerle, hayvanlarla yeryüzünü birlikte paylaşacağız. Paylaşmasını, bölüşmesini bileceğiz, “Komşumuz açken tok yatmayacağız”. İlkeli, ölçülü ve saygılı bir hayat yaşayacağız. Sevdiğimiz mallardan ihtiyaç sahiplerine vereceğiz… Dünyayı, evreni kendi malımız değil, ortak hayat alanımız olarak kabul edeceğiz…!
Sözlerimi yüce Kur’an’ın söyledikleri ile bitiriyorum: 
“Güneş ve ay bir hesaba göre (hareket etmekte)dir. Bitkiler ve ağaçlar secde ederler. Göğü Allah yükseltti ve mizanı(dengeyi) O koydu. Sakın dengeyi bozmayın. Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın.”(55Rahman/5-9)(Bkz;7 Araf/56).
Allah daha ne desin!
Cumanız mübarek olsun.

YORUMLAR

  • 0 Yorum