Reklam
Ali Osman Kıraş

Ali Osman Kıraş


ZAVALLI KURBANLIKLAR

03 Nisan 2018 - 13:38

      Kurban Bayramı yeni geçti. Bu yıl arefe günü kurban piyasası satıcılar için çok kötü idi. Birçoğunun koyunu elinde kaldı, satamadı. Alıcılar için ise gayet uygun bir durumdu. Alıcı az, satılık hayvan çoktu. Öyle olunca fiyatlar birden dibe vurdu.
      Pazar yerinde dolanırken satan ile alanın el ele tutuştuğunu habire ellerini, kollarını koparırcasına salladığını görüyoruz. Yandaki kalabalık ise “ haydi, haydi, bir daha, sen ver elli daha” diyerek onların ellerini tutup alışverişi bırakmalarını önlemeye çalışıyor, ortak bir noktada buluşturuyorlardı. “ Oldu oldu” deyip neşeyle bağrışıyorlardı. Halbuki zavallı koçun hiçbir şeyden haberi yoktu. Kesilecek   olan, canını  kaybedecek  olan oydu. Acaba  bilseydi  koyun gibi    sessiz  sesiz  orada  durur muydu?  Sonuçta  hayvan  işte. Aklı  fikri  yok ki.  Pazarlık  edenler  kim?  Ne  için  pazarlık  ediliyor?  Pazarlık  olsun  diye   canhıraş  gayret  edenler  kim?  Çıkarları ne?  Menfaatları  ne? Hadi anladık:  satan  para  kazanacak, alan etini  yiyecek,  peki illah pazarlık  olsun  diyenler,  tekrar tekrar  el tutuşturup  maydanoz  olanlara  ne oluyor?  Mal  başkasının,  can  başkasının  işte  bunu  anlamış  değilim?
     Son  aylarda “Arap Baharı” denilen olaylar  sanki  bu  kurbanlık pazarlıklarına  benziyor.  Bu  aslında  yıllar  önce Irak’la başladı.  ABD    diğer  ülkelerle  pazarlığa  başladı.  İngiltere,  Fransa,  Almanya ve diğerleri.   Vur  aşağı,  çık  yukarı  sıkı bir  pazarlık.  Seyircilerde tıpkı  Pazar  yerindekiler  gibi  “Haydi, haydi, tamaaam,  olduuu , işte  bu”  diye  teşvik  ve  yaltaklık,  yalakalık,  şamata  gırla gitti.  Zavallı kurbanımız  IRAK  YÖNETİMİ ve  IRAK  HALKI  oldu.  Sonuç  3’e  bölünmüş bir   Irak  ve  bütün  gelirlerine  el konulmuş  bir  ülke. El  koyan  ise sadece ve  sadece  ABD.
     Film  tekrar  başa  sarıldı.  Şimdi de benzer  oyun  ve  pazarlıklar Tunus,  Mısır,  Libya   için  tezgahlandı. Suriye  için tezgahlanmaya  devam  ediyor.  Kurbanlar  belli:--Canı  yanan,  kanı  akan ülke  halkları ve ülke  yönetimleri. Kurbanları  teslim  alan da belli:--Eti,  kavurmayı,  çevirmeyi  yiyecek  olan ABD.  Sorabilir miyim peki  seyircilere  ne  oluyor.?  Pazarlığı  habire  kızıştıranlara  ne  demeli?   “Tut tut  elini, Salla, salla  kolu,  salla.. salla.”  Sana da  düşer  belki  bir  kelle. Düşmezse de alandan  yanasın ya  oyna  güle  güle. Buna da  böyle  “Arap Baharı”  derler  işte. ABD  kazansın  her yerde. Benim de  tuzum  olsun bu çorbada ,  çörekte.
    Hani  halkların  kendi  kaderini  tayin hakkı  vardı. Hani  PANTER EMEL  nerde? Hayvan  hakları için  yırtınan kadın?  Hani  ülkelerin  iç  işlerine  karışmamak prensibi? Ülkeler  arasında  hiç Panter Emeller  çıkmayacak mı?
     Şimdi  bunlar  Arap  Baharı’ mı  oluyor? Yoksa Amerika  Birleşik  Dünya  Devletleri oluşumu mu?
     Dere kenarında  otlayan  bir  kuzucuk  az  üst tarafında  bir kurdun  kendisine  doğru  geldiğini  görür. Bakar ki  kurt  aç, her  halinden  belli.  Gözü  dönmüş. Bahane  arıyor.
----Kuzu,  kuzu derenin  suyunu  bulandırmışsın  tam da  su  içecektim.  Suçlusun.
----Ama  nasıl  olur  kurt  kardeş?Sen  üst  taraftasın  ben alt  taraftayım.  Suyu  ben bulandırmış  olamam.
----Olsun birisi  bulandırmış.  Bende  seni  görüyorum.  Öyleyse suçlu  sen  olmalısın. Diyerek  kuzuya  saldırmış ve  parçalayıp  yemiş.  Bahanesi  uysa da  uymasa da kuzu  kurda  kurban , pardon  yem olmuş.Uysa da  uymasa da , ABD  Arap  ülkelerini  bir  kere daha hizaya  getirecek. Uslu  durmayanın   kulağı  çekilecek.. Acaba sırada kim  var? Bütün  mesele bunu  bilebilmek.  Uysa da  uymasa da? Artık  ABD demeyelim,  ABDD desek  daha  doğru  olacak.  Herkes  adımını  ona  göre  atacak.

Aşınız  katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle  kalın.

25/11/2011
Ali Osman KIRAŞ
  








YORUMLAR

  • 0 Yorum