12 Haziran 2011 Pazar günü ülkemizde genel seçim yapıldı. %50 oy oranıyla AKP açık ara birinci oldu. Milletimizin teveccühüne mazhar oldu. Böyle olunca da istikrar sürmüş olacak. Hükümet daha rahat çalışma ortamı bulacak. Hükümetin her alanda eli güçlenecek. Milletimiz böyle bir tercihte bulunarak son sözü söylemiş oldu. Yaşasın demokrasi. Vatana, millete hayırlı olsun. İlimizden seçilen milletvekillerinin de tüm ilimize en iyi hizmeti yapacaklarını, yapmaya çalışacaklarını bekliyoruz. Kendilerini kutluyoruz.
Seçim günü şunlarda olabilir miydi diye düşündüm.
Örneğin; seçim sandıkları mutlaka zemin katlarda olsaymış, Kamu kurumlarına konan sandıklara, özürlü ve hastaların daha kolay ulaşabilmesini sağlamak için merdiven yerine tekerlekli sandalyelerle çıkılabilecek zeminler yapılabilseymiş.
Örneğin; seçimlerde oy kullanmayanlara asla ceza olmasaydı. Bence bu bir tercihtir. Niye kullanmayanlara ceza olsun ki? Hem böylece ceza ortadan kalkınca çok yaşlı, hasta, özürlü vb. insanlarımız daha rahatlayacaklar. Aileleri, çoluk çocuğu da ceza korkusundan kurtularak oy kullandırmak için per perişan olmayacaklar. Sandık görevlileri ile de kavga gürültü etmeyecekler. Zaten pratikte de çok hasta, akıl özürlü kimselerin ülke sorunları ve geleceği konusunda çok sağlıklı düşünemeyecekleri, çok sağlıklı karar veremeyecekleri aşikar olsa gerek.
Yine kasaba ve şehirlerimizi seçim nedeniyle aşırı kirlettiğimizi düşünüyorum. Bu kadar çok parti afişi, parti bayrağı, araba süslemeleri, yüksek sesle sokak ve caddelerde müzik yayını ve anonsları çok abartılı buluyorum. Eğer olacaksa şehrin sadece bir noktasında olsun. Hem milli zarar hem şahsi zarar.
Böylece üçüncü kez bir genel seçimden, iki kez yerel seçimden, bir kez de referandumdan olmak üzere altı kez olmak üzere tartışmasız büyük bir zaferle çıkan iktidarı ve hükümetimizi kutluyorum. Bir kere daha aynı oy ve yaklaşık aynı milletvekili sayılarında kalan muhalefetinde derhal politika değiştirmelerini ve başarısız olarak kabul ettiğim liderlerinin de başarısızlığı kabul ederek parti başkanlıklarını bırakmalarının bir demokrasi yarışı gereği olduğunu düşünüyorum. Başarısız olan gidecek. Başarabilecek olan gelecek. Ta ki başarıncaya kadar. Hiç kimse bir şeylerin arkasına saklanmayacak. Mazeret aramayacak. “Başaramayanların daima mazereti, başaranların ise çok düzenli bir proğramı olur”. Derler. Kitleler sizin hangi dalgalarla boğuştuğunuza bakmazlar, karaya çıkıp çıkamadığınıza bakarlar. Muhalefet liderleri maalesef karaya çıkamamışlardır. Gerisi laf-ü güzaftır.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR