Reklam
Ali Osman Kıraş

Ali Osman Kıraş


OSMANLI’NIN ÇÖKÜŞÜ – ARABİSTANLI LAWRENCE

03 Nisan 2018 - 13:38

Geçenlerde bir pazar akşamı TV’ler “Arabistanlı Lawrence” rolünü oynayan ünlü aktörün öldüğünü duyurdu. Bu isim bizim hafızalarımızda “hainlik, ihanet” kelimelerini hatırlatıyor. Ülke olarak o nedenle o filmi sevmemiştik, kızmıştık. Arapları ve İngilizleri bir kere daha nefret listemize eklemiştik. Çünkü gerçekler her zaman acıdır ve bizim bir yerlerimizi acıtmaktır.

     Peki bu filmde anlatılan neydi?  Seyretmeyenler için birkaç kelime ile izah edelim ve birkaç sonuç çıkaralım.

      Filmde; 1900 lü  yılların başlarında Osmanlı yönetimindeki Ortadoğu ve Suudi Arabistan bölgelerindeki –o zamanlar dünyada değeri  sadece  Avrupalılar tarafından  anlaşılmaya  başlayan petrolün--petrol yataklarına göz diken İngilizlerin Arapları kışkırtmasıyla ayaklanmalarının hikayesi anlatılır. Filmdeki Lawrence aslında bir İngiliz subayı Yarbay Thomas Edward Lawrence adlı ajandır. Bu  ajan Osmanlı hegomanyasında bulunan Arabistan Mekke Şerifi Emir FAYSAL ile ortak hareket etmekte, 1914-1918 yılları arasında Osmanlı Ordusuna, demiryollarına çeşitli sabotajlar ve saldırılar düzenlemekte, düzenletmektedir. Bu sırada kendisini Arabistanlı olarak tanıtmıştır. Bu  sayede Ortadoğu’da büyük sükse yapmıştır. Osmanlı’nın Ortadoğu toprakları adım adım İngilizlere ve Avrupalılara geçmektedir. Toprağın birkaç metre altında petrolün fışkırdığı Arap- Ortadoğu çölleri Osmanlının elinden koparılmıştır.

     Peki 1916’lara gelinceye kadar Osmanlı ne yapmıştır? Padişahlar tahtlarını elinden kaçırmamak için teknolojiden,bilimden,ilimden uzak durmuşlar. Matbaayı bile Avrupa’dan 250 yıl sonra ülkelerine zoraki kabul etmişlerdir. Petrolün gelecekte 20.-21. yy’ın en değerli metası olabileceğinin farkına bile varamamışlardır. Osmanlı tebaası içinde okuma yazma oranı %10’ları bile bulmamaktadır. Dünyada ki gelişmelerden, teknolojiden, eğitimden uzak bir toplum olan Osmanlı  tebeası sadece basit  bir toprak  işleyici, yaylalarda  hayvan yetiştiriciliği ve savaşlarla boğuşurken   hep  topraklarımı adım  adım  kaybetmekte, ticaretini  bile   tebeasında yaşayan  Ermeni,  Yahudi, Rum  ve  diğer azınlıklara  bırakmış  vaziyettedir. Tabii ki reformlarını, rönesansını, sanayi devrimini başarmış bir Avrupa karşısında batıp gitmiştir.

     İngiliz’e, Fransız’a kızmak, hainlik, ihanet vb. suçlamalar yerine eğitime, bilime önem verip vatandaşlarının okuma yazma oranını %10’lardan %70-80’lere çıkarabilmiş olsaydı herhalde Osmanlı batmamış olurdu. Kendimizi  aldatmaya  gerek yok, bizi cehalet batırmıştır. Halkını  cahil  bırakanlar, bilimden ,  ilimden  uzaklaşanlar yok  olmaya  mahkumdur. Daha  düne  kadar dedelerimiz,  ninelerimiz  --Amerikalılar  Ay’a gitmişler  diye  söylediğimizde  bize şöyle  demiyorlar mıydı; -- Hadi  canım  sende, hiç  Ay’a  mı  gidilirmiş,  Ateşte  yanacaksınız, Allah’a  karşı mı  geliyorsunuz, siz  daha  çocuksunuz, bir  avuç  toprak alıp  size  gösteriveriyorlar,  sizi kandırıyorlar  diyerek  kör cahil  olduklarını  meydana çıkarmıyorlar mıydı? Ne yapsın  adam  okumamış, yazmamış,  askerdeki  mektubunu bile arkadaşı  veya  komutanı yazıvermiş.  Onun  günahı yok ki,  günah  onu cahil  bırakanda.

     O nedenle ülkelerin  batışında  Arabistanlı Lawrenceler veya Çapanoğlu isyanları veya  Patrona  Halil isyanları sadece teferruattır. Hainler daima olacaktır. Çözüm  akıldadır, bilimdedir, ilimdedir, eğitimdedir.

    Bir film yada  film  kahramanı bize neler çağrıştırdı. Bugün veya  her zaman  benzer aktörlerden bahsedilebilir mi?   Karar sizin

                                

Aşınız  katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.

Sevgiyle dolun, sevgiyle  ka

  

 

 

       

 

 

 

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum