Reklam
Ali Osman Kıraş

Ali Osman Kıraş


NELERE PRİM VERİYORLAR?

03 Nisan 2018 - 13:38

        Şurası  bir  gerçek ki halkımız  özellikle   fanatik  olmayan,  ılımlı   çoğunluk bakın  nelere  prim  veriyor,  nelere  prim  vermiyor.
        Yapılan  her şeyi  ama  her şeyi  eleştiren, beğenmeyen, herkese bağıran, çağıran, azarlayan,  kendisiyle bile  kavgalı    kişilere  prim   vermiyor.  Fakat kendisi  gibi  gördüğü namazında  niyazında, orucunda, haccında, cenazesinde, hastalığında,  mevlidinde, düğününde  yakınında  hisettiklerine teveccüh  gösteriyor.
       “Çevre  kirleniyor,  nükleer  öldürüyor,  termik  santrallar  hastalık  saçıyor , HES lere  geçit  vermeyiz “ diyen   çevreci  gruplara asla  pas  vermiyor ,  onların kuru  gürültü  yaptıklarını  düşünüyor, onları üç beş  kendini  bilmez , işsiz güçsüz olarak kabul  ediyor, içinden  kıs kıs  gülüyor.
         Vatandaşımız işini  hep  yokuşa  sürenlere,  bu gün  git yarın  gel  diyenlere,  kurallar  böyle  ne yapabilirim,  karakaplı  defter böyle   yazıyor  diyenlere asla iyi gözle  bakmıyor,  prim vermiyor. İşini  hal hatırla  veya  siyasetçiyle  çözenleri, para pulla beceriverenleri,  “olmaz diye bir şey  yok elbet bir  kaçamağı  vardır, bulur  ayarlarız, hallederiz”  diyenleri  yere göğe  sığdıramıyor, onları el üstünde  tutuyor.
         “Deprem  öldürmez  binalar  öldürür”  diyenleri  çok  banal ve ukala buluyor. Trafik  kazalarının  ve  ölümlerinin azaltılabileceğini   söyleyenlere  gülüp  geçiyor. Terörden   girilemeyen sokaklar yada köyler  kasabalar  var  diyenlere  “olacak  o kadar” diyebiliyor. Sevdiği kızı  alamayan  genç gibi “kaderim  böyleymiş,  ne yapabilirim” diyor.
           Eylem  yapan  eczacılara ve  doktorlara çok  kızıyor. –“ Önceleri  işçiler, öğrenciler, öğretmenler  ve  sendikalılar  çok   eylem yaparlardı. Şimdi de  bunlar başladı.  Kazandıkları  yetmiyor mu?  Zaten yattıkları yerden  para kazanıyorlar”  diyerek  asla  onlardan yana olamıyorlar,  onlara prim  vermiyorlar.  Hele hele öğrenciler  eylem  yapınca öyle kızıyorlar,  öyle  kızıyorlar ki ---- “Bunlar  okumaya mı  gidiyorlar,  eylem yapmaya mı”  diye söyleniyorlar. Bir kerecik olsun acaba bu  eylemciler  ne istiyor diye   sorgulama  gereği bile  duymuyorlar. Bu  tür  kimseleri zavallı ,  huzur  bozucu , dış güçlerin  etkisinde  kalmışlar,  münafıklar olarak  algılıyorlar.
          Maaşlara  altı aydan altı  aya yapılan %5  artışları  çok  normal  karşılıyorlar. --Allah bereket  versin,  hiç  vermeseler  ne  olacak?  Diye de  seviniyorlar.  Bu  maaşların kendilerinin  bir  emeğinin  karşılığı  olduğunu  değil  devletin  onlara bir  bağışı olarak  düşünüyorlar  olsa gerek. O nedenle maaş  artışları çok az  oldu diye  bağıran  işçi,  memur  ve  emeklilere  içinden  içinden  kızıyorlar.
          Petrol  ürünlerine yapılan  artışlar,  gübre ve hayvan  yemi  fiyatlarındaki artışlar,  et fiyatlarındaki  artışlar veya  düşüşler,  köprü  geçişleri,  belediye otobüs bilet  fiyatları, üniversite harçları, sigara ve  içkiye  getirilen artışlar  gayet normal  karşılanıyor.”Kim  olsa  bunları  yapacak”   Olsun da  kaça  olursa  olsun   denerek  teselli bulunuyor.  Bu  artışlarda ya da  düşüşlerde yönetimlerin   katkısı ve  etkisi  var mıdır   diye  kafa  yormaya  gerek  duyulmuyor.
       Sizin  anlayacağınız halkımız  hiçbir şeyi  kafasına  takmıyor. Kendisini  üzmüyor . Gayet rahat ve  huzurlu. Bence işte ülkemizde ve dünyada mutedil  çoğunluk  psikolojisi. Ne  mutlu  kafaya  şapkadan  başka  bir şey  takmayanlara. Siz de  takmayın.


Aşınız  katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle  kalın.


YORUMLAR

  • 0 Yorum