Reklam
Ali Osman Kıraş

Ali Osman Kıraş


EĞİTMEN OLMAK İSTERDİM.

03 Nisan 2018 - 13:38

Bana hep  öğretmen mi  olacaksın  dediklerinde evet  dedim.  Çünkü öğretmen  okulunu  kazanmıştım. Keşke  hayır  “eğitmen  olmak istiyorum”  deseydim.  Öğretim yerine  eğitime  öncelik  verseydim, verebilseydim.  Sadece ben  değil devletimizde  aynı şeyi  yapsaydı.  Öncelik öğretim  değil  eğitim olsaydı.  Anne   babalar da çocukları  için  bizden sadece öğretim  değil  eğitim de isteseydiler.  Ama  otuz yıldan fazla  süren  öğretmenlik hayatımda hep  tersi  oldu. Hiçbir  Allahın  kulu benden eğitim  talebinde  bulunmadı, hiçbir  devlet  görevlisi de aynı  şekilde eğitim  durumunu  incelemedi, irdelemedi.  Varsa  yoksa öğretim  de  öğretim. On yıl  yabancı dil  okuduk,  ona kadar saymaktan  başka  bir cümle  bile  kurmayı öğrenemedik.  Yani  öğretim işini  bile  başardığımız söylenemez.

     Her veli çocuğunun daha çok  soruyu  cevaplayabilmesini  örneğin İspanya’nın  başkenti neresi, Afrika’nın en  güney  ucu hangi  enlemdedir, Hindistan’da  insanlar  neye taparlar, Karıncanın  solunum  sistemi nasıldır  gibi  abuk subuk  soruların  cevabını bilsin  istediler.  Sınavlarda full  çekmesini  güya iyi okullar  kazanmasını  arzu ettiler. Tabiî ki  devlet de aynısını  yaptı.  En yüksek  puanları  alan öğrencilerin  bulunduğu  okulları başarılı,  onların  öğretmenlerini de  süper kabul  ettiler.  Yanlıştı yanlıştı  bir kere  daha  yanlıştı diyorum.

    Neden yanlıştı?  Doğru olsaydı,  karısını,  sevgilisini kesen  öldüren  bireyler bu kadar  olmazdı.

    Doğru olsaydı çalışmadan  kazanmak  herkeste bir  tutku  haline gelmezdi. Lotoya,  piyangoya,  iddiaya, at yarışına   bu kadar  düşkün olunmaz  umutlar  bağlanmaz, bu yüzden  ocaklar sönmezdi.

 Doğru olsaydı insanlar  hak  aramasını öğrenirdi. Haksızlık  karşısında  bir dilekçe  yazmaktan mahrum  olmaz, suskun kalmazdı.

   Doğru olsaydı  işe  girmek için veya bir iş  çevirirken her yerde  rüşvet, her yerde  iltimas,  her yerde göz yumma,  her  yerde adam   kayırma ,  her yerde  çeşit  çeşit rant  oluşmazdı.Doğru  olsaydı her  on  yılda bir   darbeler  olmaz,  demokrasi yerleşir,  hukuk işler, adalet çalışırdı.

   Doğru olsaydı  hırsızlık,   gasp, soygun,  adam  öldürme , çeşit  çeşit  vandallıklar olmazdı.

 Doğru olsaydı  bu  kadar çevre  katliamı,  bu kadar  orman katliamı,  bu kadar havanın suların  kirletilmesi, denizlerin yok edilmesi,  her yerin  betonlaştırılması  mümkün olmazdı.

  Doğru olsaydı her  yönetim  şeffaf olur,  hesap  verebilir durumda  olur, her  yönetici bir  kaç seçim sonra  bulunduğu  makamı terk ederdi. 40-45 yıl aynı makamlarda kimseyi görmezdik.

  Doğru olsaydı  küçükler  büyüklerini sayar, büyükler  küçüklerini  severdi. Bayramlarda deniz boylarına  tatile değil akraba  ziyaretlerine, dostlarla kucaklaşmaya gidilirdi.

  Doğru olsaydı vatanın  belli  toprağında, halkın  belli  katmanlarında   ayrılık, bölücülük ,kin, nefret yeşermez, mutlu  yarınlara  gülen bir topluluk  olurduk.

 Ey halkım,  ey  devlet  bizden  hiç  eğitim istemediniz ki  hep  öğretim hep  öğretim.  Alın işte   toplum  karpuz gibi  çatladı.  Aileler çatladı, kardeşler  arasına  nefret, kin  girdi.  Mahalleler, şehirler  çatladı, halklar  arası büyük  bir uçurum  oluştu. Nerde  saygı, nerde  sevgi? Nerde  kardeşlik? Bir  savaş  çıksa çoğumuz  ortak  düşmana aynı anda  karşı  koyamayacak, aynı  saflarda  yer tutamayacak  hale  geldik. Bunu mu  arzu ettiniz? Yazıklar  olsun  bize, yazıklar  olsun  hepimize.

Aşınız  katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.

Sevgiyle dolun, sevgiyle  kalın.

YORUMLAR

  • 0 Yorum