Reklam
Ali Osman Kıraş

Ali Osman Kıraş


BİR AŞKIN ANATOMİSİ-3

03 Nisan 2018 - 13:38

Ertesi  gün  yüzük  beğenmek  ve  altın inci  almak  için  çarşıya  çıkılacaktı.  Eşe  dosta haberler  uçuruldu.  “Hayırlı  olsun, hayırlı  olsun,  Allah  tamamına  erdirsin  “  temennileri  ile  beraber  yakın  eş dost  takı  almaya  davet  edildiler. Allah  ne muradımız  varsa  verecekti. Herkes  böyle  dileklerde  bulunuyordu. Ama  sanki Emirlerin  ailesinde  bir  burukluk mu  vardı ne?  Olsun  onlarda ilk defa  bir çocuk  evlendireceklerdi.  Ne yapacaklarını,  nasıl davranacaklarını bilemiyor  olabilirlerdi.  Bizim ailenin  hepsi  “çok  iyi bir  kapı  buldun  kız  Şengül”  deyip  biraz da  beni  kıskanıyorlardı.  İnşallah hep böyle  mutlu  olursun,  sonu  güzel  olsun diye de  klasik  temennilerde  bulunuyorlar,  “çok  istediler,  çoktan  beri de  çıkıyorlardı  canım”la  sözlerini  bitiriyorlardı.
     Bir  kaç  hafta  sonra da   kendi ailelerimiz  içinde ,  dar  çerçevede  yüzük  takma merasimi  yapıldı. Alkışlar  arasında  parmaklarımıza  takılan  yüzüklerin  kurdelesi  kesildiğinde filmlerdeki  gibi  aşkla ve  şevkle  Emir’e  sarılıp  öpüvermiştim. Tabii  o da  beni. Alkış  tufanını  görecektiniz. Biz  modern  bir  çifttik. Süper  oldu. Anında  oyun  havası  bir  oyun, bir  oyun vur  patlasın çal  oynasın.  O gece yarısına  kadar  bütün  mahalleyi  inlettik. Eğlence,eğlence. Benim  akrabalarım, kardeşim  kırdık  geçirdik.  Emir  arada bir  “hani  beni  çok  oynatmayacaktın,  ben  oyunu  pek  sevmem”  dese de   zaman  oyun ve  eğlence  zamanı,  mutlu olma,  mutluluğu  paylaşma   zamanı idi.  Evin  içi  düğün  salonuna  döndü. Hayırlısıyla  bu  günleri de  görmüştüm. Kıskananlar  çatlasın. Emir’in  ailesinden  pek  oynayan  olmadı  galiba  ama biz  ortalığa  yettik. Güzel di  güzel.  Tabii  bu  güzel  anlarımızı  aynı  zamanda bizi  tanıştıran  Mesut  arkadaşımız  fotoğraf  makinesiyle ve  kamerasıyla ölümsüzleştirmişti. Hey  gidi hey.

ÖYLESİNE SEVMİŞTİM

Şimdi  gidiyorsun, git
Bütün sabahları  üşüdüğüm
Bütün  gördüğüm  senli  günlerim,  Onlar da  gitsin
         İçimde  bir  şarkı,  gözümde  bir   ışık  kalmıştı
         Her şeye  inat  kapat  gözlerimi,  Sevdiğim  anlar da  gitsin.
Yıldızları da alsana  yanına  gökyüzünden
Sevdiğimiz  şarkıları da, pencereme  konan yusufçukları da.
            Bana  karanlığı  bırak, beni  bırak, beni  böyle  bırak
            Böyle  ansızın,  böyle  yakışıksız, böyle  anlamsız, böyle  dağınık.
Öyle  kapıda  susuşun, öyle  sarsak, öyle  serkeş, öyle  çerkes  duruşun.
Öyle  sağlam,  öyle bir de  vuruşun
Koy  beni  sessizliğe  ve  otursun  içime kül  gibi  kor  yangının.
         Şimdi  gidiyorsun, git,  HADİ  GİT.
          Hepsi  hepsi  bir  sevda  benimkisi, al da  git.
          Hadi  kanatma,  hadi  yıkma, hadi  dokunma
          ZATEN  BEN  SENİ  ÖYLESİNE  SEVMİŞTİM.
…..
İçimde  bir   şarkı, gözümde  bir  ışık  kalmıştı
Her şeye  inat  kapat  gözlerimi, SEVDİĞİM  ANLAR DA  GİTSİN.
ZATEN  BEN  SENİ  ÖYLESİNE  SEVMİŞTİM.

     Şimdi  düşünüyorum da  tüm  bu  güzellikler  yoksa  sonunda  yukarıdaki  İbrahim  SADRİ’nin  şiiri  gibi mi  bitecekti?  Bu  kadar  kolay mı? Bize  ne  oldu böyle?                                                  
DEVAM   EDECEK….


  Aşınız  katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle  kalın.

23/03/2012
Ali Osman KIRAŞ









YORUMLAR

  • 0 Yorum