Reklam
Ali Osman Kıraş

Ali Osman Kıraş


BAYRAM GELDİ

03 Nisan 2018 - 13:38

Üç gün sonra Ramazan  Bayramı.
      Babacığım, Bu sensiz  geçecek ikinci  Ramazan  Bayramı  olacak . Sen  varmışsın  gibi arife  günü köyümüze geleceğim.  Mezarını  ziyaret  edeceğim.  Dualar  edeceğim. Ama  bayram sabahı  Elini  öpemeyeceğim,  sende  benim yanaklarımdan öpemeyeceksin  maalesef.  Gözlerin  sulanmayacak,  ağlayamayacaksın artık. Köy  berberinin  düzen verdiği  o  ince  bıyıklarının  altından  sigaradan  sararmış dişlerin,  hem de en  öndeki,  yarısı kırık,  fırça bilmez  dişlerin  bile  görünmeyecek.  Bende duygulandığım  belli  olmasın  diye  gözlerimi  başka tarafa kaçırmak,  başımı  eğmek  zorunda  kalmayacağım.
       Niye  öyle  yapıyordum ki? Keşke  seninle  beraber  ağlayabilseydim. Duygulandığında   gülmek,  kahkaha  atmak hoş  karşılanıyor da  ağlamak niye ayıplanıyor ki?  Neymiş  erkekler  ağlamazmış.  Olur mu  öyle  şey. Ama  artık  yoksun.  Ne  desem boş. Ben de  doyasıya  anneme     sarılsam  olur mu babacığım?  Bir de  senin  için ,  senin  için anneme sarılırım. 
    Hanım, yine  kendi  kendine  şöyle diyecektir biliyorum: --Babam  olsa  çoktaan, yine  ağlamaya  başlardı.  Son yıllarda  hastalıktan sonra  böyle  oldu babam. Hemen  ağlayı ağlayıveriyor.  Amcamda  hep  gülüyordu, bir  tanıdık  gördü mü gülmeye,  eliyle de  işaret  etmeye  çalışırdı, gel.  Hastalık  kimisini  ağlatırmış,  kimisini  güldürürmüş  derler ya. 
     Birbirimizi  çok  iyi  anlamadık belki  babacığım  ama bunu  kuşak  çatışmasına  tut.  Gençliğime tut, cahilliğime  tut.  Tut da  neyime  tutarsan  tut.  Ama  suçu  hiç  kendinde  bulma  ne  olur?  Çünkü  sen  bana  hiç  darılmadın.  Hiç  küsmedin.  Belki  kızdığın, darıltdığın , incittiğin  oldu,  olmuştur. O da  senin mizacındı. Çok  çabuk  parlardın. Kaya  gibi  serttin.  Öyle,  olan bir  rüzgar  senden  bir zırnık  bile  koparamazdı. Sen daima kafanın  dikine  gittin. Hiç  eğildiğini  görmedim,  duymadım. Nokta  kadar  menfaat  için virgül gibi eğilip bükülmemişsindir. Günlük  hayat  içinde  gözünü budaktan,  sözünü taştan  sakınmayan  bir  yapın  vardı. 
       Ah  babam  ah. Yine de  önümüzde  olaydın, elini  öpebilseydik,  sağ  olaydın be baba. Bil ki  dualarım  seninle.  Belki  sevdiğimi  ben de  gösteremedim  amma  bil ki  seni   çok  seviyordum. İnsanın  babasını  sevmesi  için  bahanesi mi  olması  gerekir.   Babam  olman  yeter. Allah  var  yukarıda  sen  beni  çoban  hem de  koyun çobanı da  yapabilirdin be baba. 11-12  yaşındaki  ben   zavallı bir  çocuk  iken  sana  karşı mı  gelebilecektim  sanki?  Sen de  çobanlıktan  kurtulurdun  öyle değil mi? İşte  bu  düşünce  bile,  seni  sevmeme  yetmez mi? En  çokta  Senin beni  okutmuş  olmana   duacıyım. Her şeyimi  her şeyimi  okumama  borçlu  olduğumu  düşünüyor  ve  seni  saygıyla  bir  kere daha  anmak istiyorum. Nur  içinde yat baba.  Ellerinden  öpüyorum  sanal  olarak.. Lütfen  sende beni  yanaklarımdan öp  ne  olur  baba. Tüm babasını  kaybetmiş başta şehit  çocukları  olmak  üzere  herkese ithaf  olunur.
    Bayramınız  kutlu,  mutlu, huzurlu, barış  içinde  olsun. Kavga, dövüş,savaş sizden ve bizlerden uzak  dursun.

Aşınız  katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle  kalın.


YORUMLAR

  • 0 Yorum