Reklam
Ali Osman Kıraş

Ali Osman Kıraş


BALIKLAR….ALIKLAR

03 Nisan 2018 - 13:38

Nehirler,çaylar,  dereler  hayattır, büyük  medeniyetlerin kurulduğu,  geliştiği yerlerdir. Bütün  şehirler ve  ileri  medeniyetler  hep  su  kenarlarına  kurulmuşlardır. Sular  içlerinde binlerce  canlı  barındırırlar.  İlk  akla  gelende  balıklardır.  Balık  öyle bir  canlıdır ki  hafızası  sıfırdır.  O nedenle  çok  çabuk  unutan bazı  insanlara  balık  hafızalı  denir.  Öyle  olmasaydı  ucuna  yem  takılı  oltaya aynı  balık beş on defa  saldırmazdı.  Arkadaşlarının  yakalandığını  gören  diğer  balıklar  oltanın  yanından bile  geçmezdi.  Balık  deyince  akla  alık  gelir. En  ufak bir  yeme  balık  nasıl  atlarsa,  en  ufak bir  menfaate,  güzel  söze kananlara da “balık  gibi  atladı” derler. 

    Bu  balıklar  var ya  bu  balıklar  bir  tehlike  karşısında bile  yapacakları  hiçbir  şey  yoktur. Ağla, serpmeyle  tutmaya  gidersin  aynı  suda,  aynı  mekanda  döndükçe  dönerler. Başka  sulara geçmeyi,  o mıntıkadan  uzaklaşmayı  asla  akıl  edemezler ve  ağlara  ya da  serpmeye  yakalanırlar.

   Bu  balıklar  var ya  bu  balıklar  çay kirlenmiş,  nehir  kara zift  gibi akıyormuş, oksijensiz  kalmış  hiç  umurlarında  değildir.  Aynı  sularda  yüzmeye,  aynı  sularda çoğalmaya uğraşırlar,  dururlar. Sonunda  zehirlenirler,  hepsi  toplu  ölümlere  maruz  kalır. Bir  türlü başka  sulara,  başka derelere, çaylara,  suların  temiz  olduğu  bölgelere gitmek akıllarından  geçmez. Dedik ya  akıl  onlarda  olmayan  şeydir.  Halbuki  hemen  hemen diğer bütün  canlılar  en  küçük bir  tehlike  karşısında   o  bölgeyi  hızla  terk etmeye  uğraşırlar. Deve  kuşu  hariç mi  desek. O da  tehlikeyi  görünce  başını  kuma  gömermiş ya. Kendi  ilçemizde  bile  zaman  zaman   toplu  balık  ölümlerine  şahit  olmuşuzdur. Bu  balıklar  neden bir  kilometre  yukarıdaki  temiz sulara  çıkmazlar,  çıkmayı  denemezler  hep  bunun  sebebini  düşünmüşümdür.

   İnsanları  anlatırken de  bazen   hayvanlarla  özdeşleştiririz ya  şahsen  balıkla  hiç  özdeşleşmek  istemem.  Balık  hafızalı  olmak,  balık gibi  alık  olmak  hiç  istemem.  Bir de  toplumun  balık  gibi  olduğunu  düşünsene  her  defasında  sallanan  oltaya yem  buldum  diye  saldırdığını ama yine aldatıldığının bile farkında  olmadığını. Ne  kötü , acınası  bir  durum  değil mi?  Ya  balıkların  balıkları  yemesine  ne  demeli?  Hiçbir  hayvan kendi  cinsini  yemiyor. Siz  hiç  kedinin  kediyi,  köpeğin  köpeği,  geyiğin  geyiği , aslanın aslanı  yediğini  gördünüz mü?  Görmemişsinizdir.  Fakat  büyük  balık  küçük  balığı  her  zaman  yer.   O nedenle  özellikle ticari  yaşam  için  söylenen  bu  söz  çok  gaddarca,  acımasız  bir durumu  anlatır.  “Büyük balık küçük  balıkları yutar”  Yani  büyük firmalar  küçük işletmeleri  batırır,  satın  alır  demektir. Hani  nerde  mahalle  bakkalınız?  Nerde  sütçünüz,  yoğurtçunuz?  Hepsi AVM oldu, süpermarket oldu. Nerde  inşaat  ustanız,  terziniz,  vb . Hepsi müteahhit oldu. Yakında  kasabınız,  manavınız,  tostçunuz, nalburunuz  bile kalmazsa  şaşırmayın., Eee ne demişler; Büyük  balık küçük  balığı  yutar.

   Değirmene  gidip saatlerce  orada  un almak için  beklemeyi, sıcak  külde  pişmiş bir bohça  yemeyi,  terziye  verdiğiniz  elbise  için  3-4  defa  provaya  gidip  sıcak  bir  çay  eşliğinde  mahalle  dedikoduları  dinlemeyi, tıraş sırası beklerken köy  berberinden  BBC  haberleri  gibi bütün  yerel  haberleri dinlemeyi özleyeniniz  vardır mutlaka.  Çay dı, dereydi,  balıktı  derken  söz  nerelere  geldi  değil mi?

Allah  hepimizi , özellikle de toplumları balık  hafızalı  olmaktan  korusun,  hepimizi zehirli  sulardan  temiz sulara  geçebilmeyi başarabilenlerden  eylesin,  küçük balıkların da  yaşayabileceği ortamlar  daim olsun,  küçükler  olmadan büyükler  nasıl  olacak?

 

Aşınız  katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.

Sevgiyle dolun, sevgiyle  kalın.

YORUMLAR

  • 0 Yorum