Reklam
Kadir Kenar

Kadir Kenar


Terazinin kefelerindeki Özay ve Gökhan!

03 Nisan 2018 - 13:38

Bildiğiniz gibi Pazar günü CHP’nin merkez ilçe kongresini izledik. Çanakkale siyasetinin en ateşli partisinin kongreleri her zaman bana büyük bir tat vermiştir. Zamanla yok olan güçleri ve dengeleri izlerken, hayata dair bir şeyler bulur düşünürüm. İnsanların ellerindeki güçü nasıl kaybettiğini, nasıl yavaş yavaş yok olduklarını ve çevrelerinin boşalıverdiğini bu kalabalık ortamlarda net bir şekilde görürsünüz. Hani satranç tahtasında dizilişlerinde gördüğünüz büyüklükleri ve güçleriyle korkulanların, oyun bittikten sonra aynı torbanın içine tıkılışları gibi; hayatta, siyasette buna benzer. Oyun bittiğinde şahın piyondan hiçbir üstünlüğü yoktur artık.

Geleneksel toplum yapımızın hızlı bir şekilde değiştiği ve hırslarla, özlemlerle yaşadığımız hayatlarımızın bize hazırladığı sürprizleri yaşarken; çoğu zaman hayal kırıklığına uğrarız.

Hep bir adım ötesini hayal ettiğimiz yaşamlarımızda, geride bıraktığımız güzel şeylerin kıymetini çok sonra anlarız. Büyük bir tutkuyla bağlandığımız sevgililerimizi, işlerimiz bırakıp gideriz. Ama hayat sürprizlere gebedir. Ve geri dönüşlerimiz hep acılı olur. İşte bu kongrede de İsmail Özay’ı izlerken bunları düşündüm. Çanakkale Belediye Başkanlığını Ülgür Gökhan’a emanet edip gittiği Ankara’da çok mutlu olmadığını hep duydum. Ve şimdi geri dönüşünde, eski gücünün yerinde yeller esen Özay’ın kongrede yaptığı konuşmayı çoğu insan alkışlarken, varolan bu olgunun ne kadar ağır bir hüznü olduğunu da yüzünden okudum.

Söylenmesi gerekenleri söyleyen bir Özay; her zaman ki gibi ateşli ve cüretkardı. Siyasetin peşrevini çok güzel çeken Özay’ın minderde yerinin olmaması ise çok düşündürücü. Aynı yıllardan beri çok güzel konuşuyor yahu denilen Tuygan Çalıkoğlu gibi konuştu ve yerine oturdu.
Artık şunu anladım ki, hep siyasetin aynı kefesinde yer alan Özay ve Gökhan artık ayrı kefelerde oturmuş durumda. salonda ve salon dışında da en çok konuşulan konu işte bu oldu.

Özay’ın konuşmasının bitmesiyle bir anda kendilerini dışarı atanların büyük bir heyecanla tesbit ettikleri bu durum karşısında insanların mutlu mu, mutsuz mu olduğu konusuna girmeyeceğim. Sadece tarihi bir ana tanıklık ettiklerinin farkında olmaları bile yetti.
Ve burada en önemlisi ise, Çanakkale’deki bu kargaşa ortamının, kaosun çözümünde Gökhan’ın rolü. Ben çoğu zaman eleştirilerimi açıkça ortaya koymuştum. Ve de bu kaosun çözümünün Gökhan’ın elinde olduğunun altını çizmiştim. Ama, Gökhan’ın geçmişle olan bağı ve de bekle gör politikası bu işin biraz uzamasına neden oldu.

Sonuçta Gökhan da gördü ki, kendisinden başka bu işi çözebilecek insan yok. Ve Ankara’ya giderek Deniz Baykal ile yaptığı görüşmenin ardından bu süreç hızlı bir şekilde gelişti. İşte bu aşamada, Pazar günü izlediğim Gökhan daha güçlenmiş ve kendine güvenli bir şekilde artık hakimiyetini ilan etmiş oldu. Bu dönüşümün sancılı olduğunu ve de sancılarının biraz daha süreceği kesin. Yalnız bir gerçek var ki, artık bu yoldan geri dönüş diye bir şey söz konusu değil. Bunu herkesin en kısa sürede içine sindireceğine de eminim. Milletvekilimiz Ahmet Küçük’ün tavırlarına baktığımda bunu da gördüm.

Kabullenme ve güçlenme duygularıyla mutlu olduğunu sanıyorum. Hani bir söz vardır; ‘tabansızın biriydi, kaçtı’ derler. Ya da ‘tabanları yağladı’da derler. Siyasette taban önemli. Bulunduğu mevki ve gücünü bundan sonra Çanakkale için daha iyi kullanacağına eminim. Bir de İsmail Özay’ın her şeye yeniden başlıyorum dediği bir ortamda, Ahmet Küçük’ün durduğu yere bakarsak olayı daha iyi okumuş da oluruz.

Şunu unutmayalım ki, satır aralarında gizli olan her şey kumaşın dikişleri gibidir. Elbise bu dikişlerle vardır. Terzilerin övündüğü şey ise dikişi belli olmayan elbiseler dikmektir. Salonlarda büyük alkışlar alan konuşmalarda bu dikişlerin görülmemesi ve sadece elbisenin görülmesi de işte bu acıdan büyük bir ustalı işidir. Hele bir de dikiş tutturamamak diye bir şey vardır ki bu en acı olanıdır. Eğer kumaş çok eskidiyse ve yıprandıysa dikiş tutması adeta imkansızdır.

Uzatmayayım, hayırlı uğurlu olsun. Çanakkale CHP yeni bir elbiseye kavuştu. Şimdilik kalıbı güzel oturmuş gibi gözükmese de biraz zaman geçtikten sonra yerli yerine oturacaktır.
Tekrar hayırlı olsun diyorum.


<b>Karne</b>

<b>Erhan TEZ
CHP İl Genel Meclisi Üyesi</b>

GESTAŞ’ın Özel İdarenin bir kuruluşu olduğunu ve ayrı bir avukat tarafından temsil edilmesinin yanlış olduğunu söylediği halde; İl Genel Meçlisi Üyesi olarak GESTAŞ’a dava açan kantin işletmecilerinin davalarını kanuna aykırı bir şekilde aldığını unuttuğu için <b>0</b>

<b>Orhan KIRLI
Çanakkale Valisi</b>

Çanakkale’de göreve başladığı günden bu yana Organize Sanayi Bölgesine verdiği büyük katkıyla buranın canlanması için elinden geleni yaparken, ilimizin önemli sanayi kuruluşlarından Dardanel’i de ziyaret ederek, işadamı Niyazi Önen’e başarı dileklerini ilettiği ve bu ziyaretlerini devam ettirmeye kararlı olduğunu söylediği için <b>9</b>

<b>Çanakkale Müftülüğü</b>

Bu haftaki Cuma vaazında orman yangınlarıyla ilgili olarak vatandaşlarımızı uyaran bir hutbe hazırlayarak, halkın bilinçlenmesi konusunda katkılarını ortaya koydukları için 8

<b>Ender KURT
Denizcilik Müsteşarlığı Bölge Müdürlüğü</b>

1 Temmuz Kabotaj Bayramı nedeniyle düzenlenen kutlamalarda, ‘denizden babam çıksa yerim’ diyen bir millete; balık yerine pilav ikram ederek büyük hayal kırıklığı yarattığı ve ait olduğu kurumun bu yönde yapması gereken teşviki bile anlayamadığı için <b>0</b>

<b>Şiir</b>

Başına bağlamış ibrişim puşu
Her daim böyledir feleğin işi
Tırnağın var ise başını kaşı
Kardaştan kardaşa fayda yoğ imiş.
<b>Karacaoğlan - Koşma</b>


<u><b>Haftanın fıkrası</b></u>

AHİRETTE 2 KADIN

- Selam, benim adım Wanda .

- Selam, benimki de  Slyvia, sen nasıl öldün?

- Donarak öldüm.

- Ne kadar korkunç.

- Yok o kadar kötü değildi, soğuktan  titremem geçince ısınmaya başladım ve
uyku bastı,
sonunda huzur dolu bir ölüm.

- Peki sen nasıl öldün?
- Ağır bir kalp krizi geçirdim. Kocamın beni  aldattığını sandım, onu iş
üstünde yakalamak için
eve erken geldim, fakat evde tek başına televizyon  seyreder halde buldum.

- Sonra ne oldu?

- Kesinlikle evde başka bir kadının olduğundan emindim, bütün evi  aramaya
başladım. Çatıyı, yatakların altını her yeri
aradım fakat bulamadım. Ararken aşırı yorulmuşum, kalp krizi geçirdim ve
öldüm.

- Ah be güzelim bir de derin dondurucuya baksaydın, şu anda ikimiz de
yaşıyor olacaktık.


YORUMLAR

  • 0 Yorum