Reklam
Kadir Kenar

Kadir Kenar


Sopalı Bayraklı Zeynep Hanım!

03 Nisan 2018 - 13:38

İşadamlarının bayrak devirlerinin ne kadar güç olduğunu bölgemizin en eski sanayi kuruluşunda tebessüm ederek izledik. İbrahim Bodur’un törenlerde alnından öperek teslim ettiği bayrağı geçen yıl ilk defa ‘sopasıyla’ eline alan Zeynep Bodur Okyay zorlu bir süreçten geçiyor.
Hem de öyle bir zor süreç ki bu, şirketin yönetiminin yanında kucağında bulduğu bir kriz de var.

44 yıldır içinde bulunduğu kurumda artık icra kurulu başkanı olarak onu bu süreçte yakından takip eden bir çok insan var. Bunun da bilincinde Zeynep hanım.

İşi çok zor. Çünkü,  özellikle Çan fabrikaları babasının adeta kaleleri. Her santimetre karesinde İbrahim Bodur izi var. Fabrikada uzun yıllar çalışan bir ağabeyimizden dinlemiştim. Mesela bir yere yeni bir ek yapılacak. Toplantı salonunda bu konuşuluyor. İbrahim bey diyor ki, orda 4 metrelik bir boşluk var, oraya koyarız makinayı. Toplantıda bulunanlar, ‘efendim yok orda o kadar yer. Sığmaz makine’ diyorlar. Ama gidip bakılıyor ve gerçekten İbrahim beyin dediği gibi.

İşte Çan fabrikaları her sene böyle böyle ilerliyor, gelişiyor, büyüyor. Her santimetre karesi İbrahim beyin kafasında çakılı. Orada çalışan her mühendis, her şef bunu biliyor ve buna göre hesap kitap yapıyor.

İşte böyle bir patrondan sonra iş başına gelen Zeynep hanımın ne kadar zorlanacağını uzun uzun anlatmaya gerek yok.

44 yıldır her ortamın içinde olan ve kıyısından köşesinden her şeyi bilen Zeynep hanımın, parlak bir eğitim dönemi var. İTÜ işletme ve Harvard yönetici yetiştirme programı. Daha çok İtalyanlarla iş yapıldığı için de bu liseden mezun olmuş ve bu dile, kültüre de çok yakın. İstanbul’daki bir çok dernek ve iş aleminde yöneticilik ve üyelik. Bunlar Zeynep hanımın sandığında olanlar. Ve de hepsi gerçekten değerli.

Bugün ben bu kısa girişten sonra, konunun Çan ilçesini ilgilendiren tarafına bakmak istiyorum. Zeynep hanım ÇTSO’da yaptığı konuşmada, Çan’ın dışında da bir değer yaratıldığını ve bunun gün geçtikçe de büyüdüğünü anlattı. Ama bizim derdimiz tabiî ki öncelikli olarak Çan.

Peki fabrika olmazsa Çan olmaz mı? Evet olur. Ama bir Balya gibi olur. Çan’da eli kalem tutan arkadaşlar tartışıyor; kim suçlu! Hayır arkadaşlar kimse suçlu değil. Hele Çanlı hiç değil. Bu fabrika 86 yıllık Cumhuriyet tarihinin en köklü kurumlarından birisi. Zor şartlarda ve fakru zaruret içinde meydana gelmiş bir tekne. Bu tekneyi idare eden İbrahim Bodur bu memleketin bir değeri. Yarım yüzyıla damgasını vuran bir insan. Bunun için herkes bir düşünsün. Ben bu hayatımda ne yaptım. Hangi değeri yarattım?
Yarım asırda kaç tane işadamı yetiştirmiş bu memleket onu da düşünün. 1980’lerde 20’ye yakın fabrikanın bulunduğu Çanakkale’de ki harabelere bakın. Hani nerdeler!

Şimdi nacizane benim görüşüm var. Çan’da yaşanan sıkıntıları ve psikolojik çöküntüyü çok iyi görüyorum ve biliyorum.

Bence Çan’da yapılması gereken şu; fabrika ve Çan’ın yeniden bir nikah tazelemesi. Zeynep hanımın bu adımı çok rahat atabileceğini düşünüyorum. Çan’da, Çanlıyla bürokrat  ya da benzeri makamlar üzerinden değil, sivil bir toplum platformu örneğinden hareketle yeni bir adım atılmalı. Sadece fabrikada çalışanla değil, fabrikaya karşıdan bakanla da konuşulmalı. Aynı şekilde, benim fabrikayla hiçbir işim olmaz diyenler de bu umarsız ve faydasız hareketten vazgeçmeli. Kısacası herkes Çan için bir şeyler yapma arzusuyla bir araya gelmeli.

Buradan herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Bu işte benim karım da şu; onu da net açıklayayım. Ağlayan, zırlayan; itilen kakılan; zavallı, çaresiz insanlar yerine; işte her türlü olumsuzluğa rağmen memleketimizde ekmeğimizi kazanabiliyoruz; ne mutlu bize diyen bir ilçe görmek arzusu dışında hiçbir şey düşünmüyorum.
Önümüz bayram. Sevgilerimle. 


<u>Şiir</u>

Zamanın fırsatın varsa elinde
Görsen işini günü gününde
Sudan sebep bulma, etme eyleme
Fırsatın kazası olmaz demişler.

<i>Nasihat Destanı</i>


YORUMLAR

  • 0 Yorum