Reklam
Kadir Kenar

Kadir Kenar


Hayırlı Günler; Hayır'lı Günler!

03 Nisan 2018 - 13:38

Cuma günleri yaptığım telefon görüşmelerinde içimden hep 'hayırlı günler' demek gelir. Karşı taraf telefonu açınca da 'hayırlı günler' derim. Bu 'hayırlı günler' temennisi, hiçbir cenahta hoşnutsuzluk yaratmaz. Aksine, kiminin hoşuna gider; kimisi de espiri olarak algılar. Ancak bu hafta çok ilgirç bir şey oldu. CHP İl Başkanı Serdar Soydan'ı arayıp 'hayırlı günler' dememle birlikte, iş çok farklı bir boyuta girdi. Serdar Başkan'ın kafasında 'hayırlı' çok değişik bir çağrışıpla canlanıverdi.Evet evet dedi. Bundan sonra hep 'hayırlı' cümleler kuracağız. Tabi benim jetonda o zaman düştü. Türkiye tarihinin en ilginç anayasa değişikliklerini yaşadığımız ve kısa bir süre sonra da referandum ortamına gireceğimiz bir zamanda; benim cuma günleri için kullandığım 'hayırlı günler' gerçekten gelmişti. Bir zamanların en gözde yarışması olan; Erkan Yolaç ile 'evet - hayır' yarışmasını tüm ülke olarak sanırım Temmuz ayında oynayacağız. Biliyorsunuz bu yarışmada evet ve hayır sözcüklerini kullanmak yasak. Ama refarandumda mecburen bir seçim yapmak zorunda kalacağız. Yaptığımız seçime göre de Türkiye'de siyasi anlamda bazı değişimler yaşanmaya başlayacak. Ne diyeyim! Şimdiden 'hayırlara vesile olur' inşallah!

Gazeteciliği ve gazeteciyi bilmeyenlere hatırlatma..

Türkiye'de eskiden iki çeşit medya vardı. Holding medyası ve fakir medya. Bu tanım, AKP hükümeti ile birlikte 'yandaş' ve yandaş olmayan medya olarak gelişim gösterdi. Ulusal çapta yayın yapan gazeteler ve gazeteciler artık açıkça bu tanımlamaları kullanıyor. Kimse de rahatsız olmuyor. Yine bu iki grup arasında kıyasıya bir kadrolaşma mücadelesi yaşanıyor. Son olarak Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Seçimlerinde gördük. Artık güçlü hale gelen bu 'yandaş' meyda grubu tarihte ilk defa burada liste çıkardı. 3400 üyesi bulunan Gazeteciler Cemiyeti'nde, Nuh Albayrak önderliğinde liste hazırlayan cemaat ve yandaş medya gücünü sınamaya çalıştı. 996 gazetecinin oy kullandığı seçimlerde, bu grup en fazla 364 oy alabildi. 598 oy alan Orhan Erinç ve arkadaşları yeniden yönetimi kazandı. ( Burada bir hatırlatma yapayım. Çanakkale Gazeteciler Cemiyeti olarak biz bu zamana kadar hiç seçim yapmadık. Boğaz Medyanın patronu İsmet Akıncı derneği kurdu. Uzun yıllar da başkanlık yaptı. Daha sonra Demokrat Parti İl Başkanı olunca da, Zaman gaztesi ve Cihan Haber Ajansı temsilcisi Muzaffer Altunay'a devretti. Muzaffer'i kişilik olarak severim. Bu konuda bir sıkıntım yok. Ama, barışın kenti çağdaş, okumuş yazmış Çanakkale'de bunlar yaşandı. Geldiğimiz ve gideceğimiz noktayı artık siz düşünün!)Ben Çanakkale'de sık sık hakim karşısına çıkan bir gazeteciyim. Daha önce de sizlere kendim duyurdum. Çünkü diğer arkadaşların bu konuda haber yapmak gibi bir alışkanlıkları yok. Biz kendi kendimize yargılanıyoruz. Ne gelen var ne giden. Ne de merak eden!En son yine Vali Yardımcısı Tahir Demir kendisine 'kamuoyu'nun karnesi' bölümünde 3 verdim diye dava açtı. Mahkemeye çıktık. Davacıyım dedi. Bende klasik savunmamı yaptım. Dedim ki; Basın yönetenler ve yönetilenler arasında sürekli bir iletişim ve denetim organıdır. İlkeli ve sorumlu yayın yapmakla basın, devlet otoritesini sınırlayan, birey özgürlüğünü koruyan bir faktördür. Bunun için de haber ve yorum hakkı kutsaldır. Şimdi ben Tahir Demir'in ilkokul çocuklarından sigara içmeyeceklerine dair yazılı belge almasını haber yapmayacak mıydım? Tahir Demir'in, hiçbir kanuni yetkisi olmadığı halde Milli Eğitim Katı kadınlar tuvaletini basmasını ve orada yakaladığı bayana ceza kesmesini haber yapmayacak mıydım? Bunlar haber değil mi!Devletin bir memuru olarak Tahir Demir'in dokunulmazlığı falan mı var ki? Geçenlerde Yeniceliler gecesi vardı. Yönetim Valiliğe gitmiş, Tahir Demir'e davetiye vermişler. O da ne, gecede benim konuşma yaptığımı görünce 'olmaz' demiş, gelmedi. Herhalde geçtiğimiz gece Ankara Ticaret Odasını ağırlamak için verilen yemeğe benim de geleceğimi ve karşısında beni göreceğini düşünemedi ki, gelip protokol masasında ki yerini aldı! Yemeğini yedi. Eğer gelmeseydi, valla o yemek bize zehir olurdu; boğazımızdan geçmezdi! Kafayı taktığımız işlere bakın! Daha bunlar da bişey değil. Başka yaşadıklarımızı da anlatsam, bilmiyorum ne yaparsınız!

YORUMLAR

  • 0 Yorum