Dokuz Yılda Çanakkale’ye Çağ Atlattınız!..

Yayın organları 17. Gün’de Çanakkale’nin çağ atladığını yazıp, boy boy fotoğraflarla reklam yapıyorlar.

Renkli gazetelerinde ambulans helikopterle yaşamını kurtardıkları adamı kullandılar önce. Sonra da küçük bir kızı.

Çanakkale çağ atlamış; ambulans helikopterimiz varmış. Sanırısınız günlük binlerce dolar kira ödenen bu helikopterler 24 saat çalışıp insan hayatı kurtarıyor!..

Kurtardıkları insanlarla fotoroman çekiyor arkadaşlarda!
Bakın biz kurtardık!

Dokuz yıldan bu yana bitmeyen yollarda hayatını kaybedenleri görmüyor arkadaşlar!
Ölüm yolu haline gelen Biga /Çanakkale yolu can almaya devam ediyor; onlar fotoroman kahramanlığına..

Neyse bu konuyu uzatıp, edebiyat yapacak değilim..
Bu iş siyasetçilerin işi; biz kaza haberlerini ve de hayatını kaybedenleri sizlere duyurmaya devam edeceğiz. Onlarda helikopterle kurtardıkları hastalarla fotoğraf çektirip övünmeye devam edecek!..

&                                     &

Çanakkale’ye değer vermeyenlere
biz de değer vermeyeceğiz!..

Mevlana’nın şu sözünü bu sıralar sıkça tekrar ediyorum; iyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
Çevreme baktığımda gördüğüm ilişkilerde bu söz aklıma geliyor..
İnsanların nasıl zavallılaştığı ve birbirlerine nasıl yalan söyledikleri o kadar açık ve net ki!..
Bireysel çıkarlardan başka bir şey düşünen yok..
Herkes gemisini yürütme peşinde; ama ortada deniz yok..

Siyasi partilere bakıyorum; sıfır…
Hala eski hamam eski tas..
Yozlaşmış, birbirine girmiş menfaat ilişkileri..

Planlama, araştırma, soruşturma, irdeleme; bunların hiçbiri yok..
Hayır gezmekle, köy kahvesi ziyaretiyle siyaset yapmaya çalışıyorlar..

Olmaz arkadaş; bu şekilde olmaz..
L.Thorpe derki; Kendine güvenmenin en mükemmel yolu, bir şeye başarısızlığa imkan vermeyecek kadar iyi hazırlanmaktır.
İşte bunu yapmalı herkes.

Buradan açık ve net söylüyorum. Ben yazılarımı on parmak yazarım. Yazı yazmak için parmaklarım da eğitim aldı.
Çanakkale’ye ihanet edenleri 10 parmağımla yazarım. Bir defa değil, on defa yazarım.