Reklam
Kadir Kenar

Kadir Kenar


Dilekçe Vermek Kolaydır Ama

03 Nisan 2018 - 13:38

Bir çok yolsuzluk, usulsüzlük ve benzeri konular ‘dilekçe’ dediğimiz yazılı ve imzalı kağıtla ortaya çıkar. Her kurumda yazı işleri denilen bir birim, bu dilekçeleri değerlendirir ve gerekli işlemlerin yapılması için ilgili birimlere iletir. Ya da bizzat vatandaşı sevk eder. Bu yolu sıradan insanlar çok kullanmasa da devletle iş yapanların ellerinde her zaman kullanabilecekleri bir kozdur dilekçe. ‘Çakarım bir dilekçe ebenin canına okurlar!’ dediğinizde karşınızdaki yamulabilir! Ya da ‘ebenin şeyine kadar yolun var. Git nereye veriyorsan ver!’ diyerek diklenebilir de. Yani diyeceğim ‘dil-ek-çe’ önemli bir kağıttır. Makara yapıyorum diye düşünmeyin, kökü dil’den gelir.

Sonra eklenen ‘ek’le ‘dilek’ olur. Ve en son eklenen ‘ce’ de, CEEEEE olur ki; hakkında dilek yazılan kişiye CEEE derler. Yani içinizden geçen dilek ve temennilerinizi bir kağıda çok rahat yazabilirsiniz. Kolaydır. Burada bir ana öğe daha vardır. İkinci hecede bulunan ‘ek’ de önemlidir. Yazdığınız dilekçeye bazı belgeler ‘ek’lerseniz; dilekçenin altına da ‘ekler’ dersiniz ve bunları da delil olarak gösterirsiniz.

Bu genel giriş ve peşrevden sonra esas konumuza gelelim. Çan’da bir operasyon yapıldı. 17 kişi gözlem altına alındı. Benim bu yazıyı yazdığım (Cumartesi saat 16.17 itibariyle) şu anda da bir kısmının hala ifadeleri alınıyor. Hazırlık soruşturması devam ediyor. İçeriye alınan 17 kişiye isnat edilen bir çok suç olduğunu biliyoruz. Kızılay’a yardım toplamaktan, ihaleye fesat karıştırmaya kadar. Ve bu işin başlangıç noktasının da yukarda tarifini yaptığımız ‘dilekçe’lerle başladığını. Bu gayet normal bir durum. Birileri devletin resmi organlarına suç duyurusunda bulunmuş, emniyet teşkilatı da bunları araştırmak için ilgili kişilerin ifadelerine.

Biliyorsunuz, son yılların Türkiye’sinde artık ne yolsuzluk oluyor; ne talan; ne kayırma! Tamamen ahlaklı, erdemli, temiz, pak, ak bir toplum olduk!
Kimse kimsenin işine, aşına, maaşına, mevkisine, makamına göz dikmiyor! Kimse kimsenin ekmeğiyle oynamıyor. Gazeteler en doğru, en tarafsız haberleri yazıyor! Devlet kurumları tam bir birlik ve beraberlik içinde çalışıyor. Memleketin her tarafı her insanı iş ve aş bulmuş durumda! herkes elektriğinin, suyunun parasını ödüyor! Herkes vergisin veriyor! Kimse kimsenin ayağına çelme takmıyor. İktidar, kendisinin varoluş nedeni olan sistemle kavga mavga etmiyor! Yine biliyorsunuz ki; EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETE AİT! Öyle liderler şunu şunu milletvekili adayı gösteriyorum; işte beni beğeniyorsanız oy vereceksiniz. Onlar sizi temsil eder! Falan demiyor. Siz içinizden çıkan en sevdiğiniz, bilgisine, görgüsüne, insanlığına kefil olduğunuz vekilleri Ankara’ya gönderiyorsunuz! İlçenizde görev yapan insanlar sizin evlatlarınız! Sizler için çalışıp didiniyor! Kıblesi sissiniz!

Uzatmayacağım, şuanda ve bir çok zamanlarda en kolay iş bunları arka arakaya dizelemek. İnsan kendini şair bile zanneder bunları yazarken!
Evet, bundan iki üç ay önceydi bir yazı yazdım; biz birbirimizi sevmeyiz, birimizin bir adım ileri gitmesine bile tahammül edemeyiz diye.
Türkiye ve ilimiz ve de Çan ilçemiz ekonomik krizle boğuşuyor. İnsanlarımız ekmek parası için çırpınıyor. Bir tutam ot için yardan bile hopladığımız bir dönemdeyiz. Burada iş yapan insanlarımızla ilgili dilekçeler verilmiş. Benim yazılarımı okuyanlar iyi bilir ki, inanmadığım hiçbir şeyi yazmam da, konuşmam da.
Bu operasyonda içeri alınan insanların büyük bir kısmını tanıyorum. Onların hepsine de kefilim diyemem, ama şunu söyleyebilirim. Büyük ihtimalle serbest kalacaklar. Eğer ortada bir suç unsuru varsa da yargılanacaklar. Polis işini yapıyor. Gerekli görürlerse devletin savcısı, hakimi de gereğini yapacak. Buna diyecek hiçbirşeyim olamaz.

Ancak, dilekçe verirken beş adım ötesini düşünmek ve ona göre hareket etmek gerekir. Ben bir gazeteciyim; her gün bir çok insanı dinliyorum. Şunu haber yapsana, bunu bir araştırsana sözleriyle günlerim geçiyor. Ve şunu iyi biliyorum, hiçbir şey bir kişinin ağzından çıktığı gibi olmuyor. Eğer araştırmadan bu söylenenleri yazsak ve de konuşsak bu mesleği yapmamız da mümkün olmaz.

Diyeceğim şu, Çan’da gerçekleşen ve tanıdığımız, sevdiğimiz insanlara yönelik ortaya atılan iddialar elbette araştırılacak. Üzüldük. Endişeliyiz. Hak edeni vardır, hak etmeyeni. Buna da bir şey demem.

Diyeceğim şu; bu topraklarda doğduk. Yaşıyoruz. Mezarlarımızda bu topraklarda. Siyasetçisiyle, işadamıyla, esnafıyla, bürokratıyla vatandaşlarımıza sahip çıkmak zorundayız. Kaybedeceğimiz her değer bizim.

Yutkunarak yazdığım ve bitirdiğim bu yazının yanlış anlaşılmayacağını umuyor ve herkese şimdiden geçmiş olsun diyorum.


<b><u>Şiir</u></b>

Herkes ettiğini sonradan bulur
Çok pişman olur bimedet kalır
İşte o kedinin gözü kör olur
Caminin mumunu yiyen demişler
<b>Refiki – destan</b>

YORUMLAR

  • 0 Yorum