Reklam
Kadir Kenar

Kadir Kenar


Çanakkale’nin Neyi Meşhur?

03 Nisan 2018 - 13:38

Sokaktaki gençlerimize sordum; Çanakkale’nin neyi meşhur?

Genç bir kızımızın ağzından ilk çıkan peynir helvası oldu. Ardından Truva atı ve şehitlikler geldi. Muhtemelen annesiyle pek pazara uğramayan cinsindendi ki domates demedi! Nerden bilsin evde Kösedere domatesi yediğini değil mi. Zamane gençlerine kızmamak lazım tabii. Onlar bizim geleceğimiz ne olsa.

Bu soruya esas Ticaret ve Sanayi Odası, Ticaret Borsası ve işadamlarına sormak gerek tabi.
Diyecekleri malum, başlayacaklar peynirden, domatesten, tarihten, kömürden, seramikten, balıktan saymaya dökmeye.

Ben de düşünüyorum meşhurlarımızın durumu ne halde diye. Bakalım mı ne haldeler?

Türkiye çapında ün yapmış Ezine Peyniri gitti gider. Yeni çıkacak yasalar karşısında ayakta kalan beşi geçmez. Fazla değil üç beş yıla sizlere ömür! Domates, bu yılda tarlada kalmış vaziyette. Gariban çiftçi ne yapsın? Etrafta ahkam kesen çok ama yol gösteren yok. Tarım İl Müdürlüğü hastalığı bulmuş, rapor haline getirmiş. Ama hastalık ürünü tarlada bırakmış bile. Neye yarar senin raporun!

Biberi meşhur Yenice yine kan ağlıyor. Ürünü alan yok!

Evet, yanına uğradığım, köylülerin durumunu en iyi bilen traktör bayisi Mehmet Başaran’ın söyledikleri beni kara kara düşündürüyor. Çiftçi para kazanamazsa bunun sonuçları her kesimi ve her yeri can evinden vuruyor. 

Öbür tarafta Seramik ve kömürle ayakta kalan Çan bitmek üzere. Artık köşe yazarları kim suçlu diye yazılar döktürüyor. Biga’da çeltik üreticisi saçını başını yoluyor. Turizmciler oturmuş tavla atıyor boş sahillerde. Onlarca Bayramiçli köy, devlete güvenip diktikleri bağlarını sökmüş odun yapmış.

Büyük umutlarla açılan Kepez Limanı çalışanları balık avlıyor iskelede! Dardanel’in bacası tütmüyor. Niyazi Önen açık denizlerde.
Takım ikinci ligde.

Çanakkale’nin neyi meşhur sizce? Kaldı mı saymadığım bir şey!.

Ha evet, yolları meşhur. Atatürk döneminden kalan yolları! Ne mutlu bize, hala Atatürk’ün yolundan ilerliyoruz muhasır medeniyete!..


Bu Atlas Jet işi canımı sıkıyor

Bu millet açlıktan ölse de, gururu ve onuruna düşkünlüğüyle nam salmış bir kere. Onun için AKP’nin sağlıktaki ayrımcılığı kaldırması nasıl büyük bir mutluluk yarattıysa, yıllarca zenginlerin ve elitlerin kullandığı havayolunu da halkla buluşturması o derece mutluluk yarattı. Bu da çok basit bir formülle gerçekleşti. Ucuz yakıt. Nasıl olsa öbür taraftan çıkıyor farkı. Dünyanın en yüksek özel tüketim vergisiyle araba kullanıyoruz. Fakirlerimiz de uçak yüzü görsün değil mi!
Bu işin politik ve ekonomik yönü tabi.
Şimdi gelelim bu Atlas jet’in durumuna.

Biliyorsunuz, ilk seferler başlamadan pazarlık yapılmış ve belediyesinden, Özel İdaresine; ÇTSO, Üniversite ve bilmediğimiz bir çok kurum binlerce bilet aldı. Ve seferler başladı. Aradan bir yıl geçmedi ki, Atlas jet’in patronu Murat Ersoy yine haber saldı. “Peşin bilet alın, yoksa uçamayacağız. Zarar ediyoruz”
Çanakkale sayesinde en karlı Ankara-İstanbul hattına sayemizde giren Ersoy zarar ettiği için seferleri kaldıracağını söyleyince bizimkilerde bi telaş bi telaş!

Ama işin doğrusu geçen hafta ortaya çıktı. Atlas jet’in sahibi Murat Ersoy şirket yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Meğer adamlar şirketin içini boşaltmış. Hırsızlık yapmışlar. Yaaa. Demek ki Çanakkale hattı zarar etmiyormuş. Senin adamların çalıyormuş Murat bey. Şimdi yine aynı terane. Yılsonunda uçak seferleri duracakmış. Gazetelere ilan verdiler. Uçuşlardan sorumlu yüksek danışma kurulu Valimiz başkanlığında toplanmış. Herkes bir kere uçağa binsin miş!

Arkadaş, domates tarlada kalır. Biber tarlada. Çan kömürü yasaklanır. Fabrikalar batar. İnsanlar işsizlikten, açlıktan kırılır. Bu memlekette kimsenin kılı kıpırdamaz, uçak seferleri kalkacak dersin, herkesi bir telaş alır!

Bu nasıl memlekettir anlamıyorum!
Aç, işsiz, gariban bir il olunabilir, bunda bir sorun yok; ama uçak seferi olmayan bir il olunamaz öyle mi diyorsunuz?
Haklısınız, fiyakamız bozular!


YORUMLAR

  • 0 Yorum