Reklam

Kazdağları, Fazıl Say'ı Dinledi

Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say, metalik madencilik faaliyetleri nedeniyle büyük tehdit altında bulunan Kazdağları için unutulmaz bir konser verdi. On binlerce kişinin katıldığı konserde Say, kendi bestelediği Kazdağları Marşı’nı da ilk kez Çanakkale’de sanat severlerle paylaştı.

19 Ağustos 2019 - 12:23

Çanakkale'nin tek içme suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı su toplama havzasında yürütülen metalik madencilik faaliyetlerine karşı başta duyarlı kentliler olmak üzere doğaseverlerin tek ses olduğu “Su ve Vicdan Nöbeti”ne destek amacıyla kente gelen Fazıl Say, Kirazlı Balaban mevkiinde 18 Ağustos 2019 Pazar günü Çanakkale Belediyesinin de destekleriyle bir konser verdi.

“Truva Atı Yine Sahnede”

Çanakkale başta olmak ülkenin çeşitli yerlerinden hem Su ve Vicdan nöbetine destek vermek hem de Fazıl Say’ı dinlemek için gelen on binlerce kişinin katıldığı konser öncesi bir konuşma yapan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, “Tolstoy şöyle der; "tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir." Evet bugün şehrimize, Kaz Dağları Hepimizin, Ormanlar Hepimizin diyerek, muhteşem bir hikaye yazmaya gelen güzel yürekli insanlara hoş geldiniz diyerek sözlerime başlamak istiyorum. Ancak sevgili dostlar şehre yabancıların gelmesi her zaman muhteşem hikayelerin başlangıcı olmuyor. Şehre gelen yabancılar bazen; güzelliklerinizi görmek, tadına varmak için değil, onları sizden çalmak için geliyor. Bu topraklara Truva Atı’nın içine gizlenerek girmiş yabancılar vardı, coşkuyla karşılanan armağan at, bir efsanenin de sonu oldu. Asıl niyetlerini gizlemek isteyenlerin eli boldur önce, cömerttirler ilk bakışta, yardımseverdirler hatta. Hele gücü de arkalarına aldılarsa, değmeyin keyiflerine, iştahları iyice kabarmıştır artık, doymak bilmezler. Truva Atı aynı coğrafyada, yine sahnede” dedi.

“Altın İçin Koca Dağlar Yerle Bir Ediliyor”

Sözlerine devam eden Başkan Gökhan, “Pek çok medeniyete ev sahipliği etmiş bu kadim topraklar, yaşadıklarından çok şey öğrendi. Savaşlarla duyulmuş adını, barışa bezemek için çok çaba sarf etti. Barışı, özgürlüğü temel değerleri kabul edip, artık savaşlarla anılmak istemiyorum dedi. Ancak sevgili dostlar, yeryüzünde savaşlar bitmiyor, insanın insanla, insanın doğayla savaşı hiç dinmiyor. Savaş eski mertliğini de kaybetti; topla, tüfekle, askerle işgal etmiyor her zaman topraklarınızı. Gerekli izinler verilerek, eller üzerinde tutularak, teşviklerle yüceltilerek, teslim ediliyor topraklarımız emperyalizme.104 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, hemen karşı kıyıda, onurla taşıdığımız Cumhuriyet tacının çoban ateşlerini yakan mücadeleyi vermiş bir milletin, 104 yıl sonra yeniden; taşını, toprağını, havasını, suyunu yine emperyalist güçlere karşı savunmak zorunda kaldığını görüyoruz. 1934 yılında Mustafa Kemal Atatürk genç Türkiye Cumhuriyeti’nde İran Şahı Rıza Pehlevi’yi ağırlıyordu. Çanakkale’de orman köylerine ulaşmak için kol gücü kullanılarak yapılan yolu göstermek için Pehlevi’yi bu bölgeye getirmiş ve hemen ileride bulunan Balaban Kahvesinde kahve ikram etmişti. Atatürk’ü ağırlayan, çınar ve kestane ağaçlarının serinliğinde kahve keyfine şahit olan bu ormanlar bugün acımasızca katlediliyor, derisi yüzülen koca koca dağlar yerle bir ediliyor, sincap, kaplumbağa, kurt, kuş yuvasından ediliyor. Ne için altın için…” diye konuştu.

“Mücadelemiz Uzun Yıllardan Beri Sürüyor”

Kazdağlarındaki doğa mücadelesinin uzun yıllardır sürdüğünü belirten Başkan Gökhan, “12 yıldan buyana mitolojinin efsanevi dağı Bin Pınarlı İda (Kaz Dağları) ve son olarak da tek içme ve kullanma suyu kaynağımız Atikhisar Barajı Havzasında bulunan Kirazlı bölgesinde süren altın madeni arama ve işletme faaliyetlerine karşı sivil toplumla, duyarlı yurttaşlarla büyük mücadeleler verdik, vermeye devam ediyoruz. Burada ağacıyla, suyuyla, toprağıyla, börtü, böceği, kurdu, kuşuyla bir ekosisteme tecavüz ediliyor. Ne için? Üç kuruşluk altın için. Altın nedir? Ne işe yarar? Yenir mi? İçilir mi? Altımızı oyup, altınımızı alacak olanlardan başka bu işten karlı çıkacak kimse yok. Ülkemizin, şehrimizin, yöre halkının yararına bir zenginleşme yok bu işte. Üstelik fay hatlarının üzerinde kurulmuş, deprem bölgesinde olan bir şehrin göbeğinde yapılıyor bu işler. Resmen altımıza dinamit yerleştiriliyor, bir şehrin, birkaç neslin geleceği yok ediliyor” dedi.

Başkan Gökhan, “İlk günden beri Su ve Vicdan Nöbeti alanımıza ülkemizin dört bir yanından konuklar geldi, sanatçılar, siyasetçiler, ulusal ve uluslararası çok önemli yayın kuruluşları bizi ziyaret etti, direnişimize destek verdi, sesimizi dünyaya duyurdu.  Yaşam alanımızda ve pek çok başka yerde yaşanan doğa tahribatlarını gören vicdan sahipleri, ulusal ve uluslararası kamuoyunda tanınırlıkları yüksek pek çok sanatçı yanımızda yer aldı, bundan çok mutlu olduk… Atatürk’ün “Alnında ışığı ilk hisseden insan” olarak tanımladığı, bu topraklardan beslenen sanatçılara da bu yakışırdı. Sevgili Fazıl Say da duydu Kaz Dağlarından yükselen çığlığı. Doğaya sahip çıkmak, yaşama sahip çıkmak, binlerce yıllık derin tarihimize sahip çıkmak söz konusu ise ben de orada olmalıyım dedi ve bana ulaştı. Sessizliğin ve sükûnetin hâkim olduğu bir ortamda doğaya bir orman konseri vermek isterim dedi. Bu muhteşem teklifi ve doğaya ithaf edilecek Kaz Dağları Marşı müjdesini büyük mutluluk ve gururla karşıladık. “Kaz Dağları Hepimizin” diyerek; tüm insanlığa ve canlı yaşamına ait bu değerlerin korunmasına ilgi çekmek için bugün aramızda olan, onur kaynağımız Sevgili Fazıl Say’a tüm doğa dostları adına Hoş geldiniz diyorum” şeklinde konuştu.

“Gelecek İçin Yaşatmaktan Yana Olmalıyız”

Ardından büyük alkışlarla sahneye gelen Fazıl Say ise, “Doğayı korumak için bu kadar büyük bir kalabalık olması, bu kadar aydın insanların bir araya gelmesi beni çok heyecanlandırdı ve mutlu etti. Gurur duydum Türk Halkıyla bugün. Aslında Kazdağları için başlatılan kampanya için ilk günden itibaren burada bulunanlara, doğayı savunanlara da bir teşekkür etmek isterim. Onlar hepimizi yüreklendirdiler, bu konserin gerçekleşmesine de ilham kaynağı oldular. Bu gezegende insanlar olarak, bitkilerle hayvanlarla hep beraber gelecek için bir şeyler bırakmak istiyorsak korumak zorundayız. Yaşatmaktan ve yaşamaktan yana olmalıyız” dedi.

Kazdağları Marşı İlk Kez Dinleyiciyle Buluştu

Ünlü piyanist konuşmasının ardından, Mozart, Chopin, Beethoven ve Erik Satie gibi ünlü bestecilerin eserlerinin yanı sıra, geçtiğimiz sene Çanakkale Belediyesinin talebi doğrultusunda hazırlamış olduğu Truva Sonatından da bölümler seslendirdi. Konserin sonuna doğru, Kazdağları için özel olarak bestelediği Kazdağları Marşı’nı da ilk kez Çanakkale’de, Kirazlı Balaban mevkiindeki konserinde seslendiren Say, kapanışı ise konseri izlemeye gelen on binlerle birlikte İzmir Marşı ile gerçekleştirdi. Fazıl Say’ın konseri katılımcılardan büyük alkış aldı.

YORUMLAR

  • 0 Yorum