Reklam
Ali Osman Kıraş

Ali Osman Kıraş


İSLAM TOPLUMLARINDA MÜSLÜMANLAR

30 Ocak 2019 - 17:15

Günümüz İslam dünyasında hemen hemen herkes, söylem düzeyinde dinin en temel ilkesinin adalet olduğunu kabul eder ve hatta bu konuda övünçle uzun izahlarda bulunmaya özen gösterir.

Ancak Kur’an ‘da adaletle ilgili çok sayıda öğütlere ve uyarılara rağmen, adaletsizliğin, hukuksuzluğun en derin yaşandığı toplumlar ne yazık ki İslam toplumlarıdır. Gerek Kur’an’ın,  gerekse Hz. Peygamber’in evrensel mesajlarında açıkça belirtildiği üzere, adalet Müslümanların en temel sorumluluğu olmasına rağmen, İslam ülkelerinde koyu bir despotizmin ve hukuksuzluğun hakim olmasını izah etmek maalesef mümkün değildir. Oysa Müslümanlar ancak yeryüzünde adaleti ikame ederek sorumluluklarını yerine getirebilirler ve kendi haklarını ortaya koyabilirler.

Ama talihsizliğe bakın ki gerek Türkiye’de gerekse diğer İslam ülkelerinde Müslümanlar adaleti savunma işini başkalarına bırakmış durumdalar. Neredeyse hiçbir İslamcı aydının ve ulemanın adalet ve hukuk üstünlüğü gibi bir gündemi bulunmamaktadır.

Maalesef bugün Türkiye’de, başta dini temsil görevini üstlenen Diyanet olmak üzere dini kimliğe sahip gruplar, cemaatler, sivil toplum kuruluşları ve İslamcı aydınlar adalet konusundaki bütün tezlerinden vazgeçtikleri gibi İslami duyarlılıklarını da kaybetmiş bulunuyorlar. Adalet konusunda Kur’an’daki açık emirler ve Hz. Peygamberin mesajları artık onlar için hiçbir anlam ifade etmiyor. Ne yazık ki hemen herkes kendi hizbinin amigoluğunu yapmayı bir dindarlık vecibesi olarak görmeye başladığı için, dinin evrensel mesajı da toplumda yavaş yavaş buharlaşıyor. Bu yüzden de “Ne kadar Salatü selam, öbür dünyada o kadar huri” söylemlerinin müşterisi giderek artıyor.

Hal böyle olunca kimliği, meşrebi, düşüncesi ne olursa olsun adaleti savunma cesareti gösteren herkes imani bir görevi yerine getiriyor demektir. Çünkü Hz. Peygamberin de işaret ettiği gibi, Allah bizim görüşlerimize, sözlerimize değil, kalplerimize ve eylemlerimize bakmaktadır. Ne acıdır ki çeşitli bahanelerin arkasına saklanarak adaletsizliğe göz yuman ve hukuksuzlukları meşrulaştırma gayreti içinde olan dindarlar Müslümanca duruş sınavını kaybetmiş bulunuyorlar.

Oysa her Müslüman şu gerçeği biliyor olmalı ki adaletin tecelli etmediği ve zulmün yaygınlaştığı toplumlarda ortaya çıkacak fitneden kimse masum olmayacaktır.

Bütün dinlerin en temel ilkesi olan ‘adalet’, tarihin bütün kadim devletlerinin de en vazgeçilmez ilkesidir.

Galiba bir gerçeği açıkça ifade etmek gerekiyor; İslam günümüz dindarlarının hayatının merkezinde yer almadığı için, hak-hukuk ve adalet gibi kavramlar onlar için sadece dini bir hatıra niteliği taşımaktadır. Dramatik bir durum ama,  demokrasi, özgürlükler, insan hakları ve çevre hakları gibi kavramlar İslam toplumlarında bir ihtiyaca tekabül etmemektedir, sadece stratejik bir araçtır o kadar…

        Tamamen  katıldığım  bu yazı  Gazeteci Mehmet Ocaktan’ dan alıntılanmıştır.

        Bir  zamanlar şöyle bir  söz var mıydı: “Demokrasi bizim için bir  araçtır, gün gelince  istediğimiz  yerde  ineriz” sanki  hafızamda çağrışım  yapar  gibi  oldu da.

 

Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.

Sevgiyle dolun, sevgiyle  kalın.

YORUMLAR

  • 0 Yorum