Bu ülkede denetimin böylesi de görülmemiştir. Şöyle bir düşündüm de; Bir baba veya anne küçük oğlunu veya kızını bile bu kadar sık boğaz etmemiştir, etmiyordur. Yattın mı, ders yaptın mı, eve kaçta geldin, sokakta kaç saat gezdin, kiminle dolaştın, aç mısın, açıkta mısın asla bu kadar sormamış sorgulamamıştır. Yoksa hangi kız veya erkek terör örgütüne, örgütlerine sığınır, ulaşabilirdi. Hangi kız veya erkek uyuşturucu, fuhuş, serserilik batağına saplanabilirdi? Ailelerin yapamadığını devlet bile azıcık yapsaydı, yapabilseydi bu dediklerim olmazdı herhalde.
Şöyle bir düşündüm de; aynı devlet birçok ailelerin çocukları FETÖ veya PKK gibi örgütlerin elinde eğitilirken, gece yarıları dershanelerde, kamplarda, o grupların ellerindeki okullarda videolar izlemeye, vaazlar dinlemeye zorlanırken, dini bayramlarda bile ailesinden ayrılıp kamplara götürülen çocuklar için bile hiç böyle denetim olmamış hiç böyle sıkboğazlık yapmamıştır. Yoksa 15 Temmuz’da böyle bir darbe, kalkışma yaşanır mıydı? Tabii ki hayır. Hem de tam 35 yıldır tüm bunlar yaşanırken aileler, bedava yurt, ücretsiz okul bulduk diye seviniyor, devlet arka bahçemiz, oy kaygımız diye her şeyi görmezden geliyordu. Sonuç askeriye dahil işgal edilen tüm kurumlar, iç savaş çıkarmaya kadar varan askeri kalkışma, Hıyanet.
Şöyle bir düşündüm de; aynı devlet hangi termik santrali, hangi sanayi tesisini havayı kirletiyor, suları zehirliyor, toprağı kullanılmaz duruma getiriyor diye denetliyor acaba? Ya da ne kadar sıklıkla. Mahallede ki fırından ya da hükumet binasının kalorifer kazanından çıkan kükürtlü zehirli gaz ne kadar sıklıkla denetleniyor, ölçülüyor, rapor sunuluyor? Önümüz kış, Bugün veya yarın sokağa çıkın zehir solumazsanız yüzüme tükürün. Hani denetim? Hani devlet? Yapılıyorsa bile bir yılda kaç kere, kaç yılda bir kere?
Şöyle bir düşündüm de; insaf arkadaş insaf. Şurada bir MTSK’mız var. Otuz yıl öğretmenlikten sonra esnaflığa soyunduk. Bir sürücü kursu açtık, açmaz olaydık. Tepemize taş yağmadığı kaldı. Üç ayda bir yönetmelik değişir.Sınav genelgesi değişir. Değişir de değişir. Sanki Memlekette ki tüm trafik kazalarının, gemi kazalarının, tren kazalarının hatta uçak kazalarının bile suçlusu biziz, biz olabilirmişiz MTSK’lar olarak herhalde. İnsaf ki insaf arkadaş. Böyle denetim ne görülmüş ne duyulmuştur. Gecede veya ayda 2 defa denetim hangi kurumda, hangi devlet dairesinde, hangi özel sektörde var? Bilen varsa ayağa kalksın, söylesin. Bunun bir de yıllık denetimi, mali denetimi, ayrıca tepemizde demoklesin kılıcı gibi saplanıp durmakta. Pes arkadaş. Ayda 5 kere yılda 61 kere denetim nerde görülmüş.
Şöyle düşündüm de; Bir defa da yüzlerce öğrencinin ya da askerimizin zehirlendiği yemekhaneler, yurtlar bile böyle denetleniyor mu acaba ya da her gece uyuşturucunun, alkolün, fuhuşun her türlü rezaletin olduğu pavyonlar, gazinolar vb. hiç görülmezken, silah kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, kaçak inşaatlar, yazlıklar, gökdelenler , tüm hızıyla devam ederken, sınırlarımız sanki kevgire dönmüşken, giren çıkan belli değilken, denetim nerde desem abartmış olur muyum?
Denetim olsun, denetimden kaçacak değiliz. Yüzümüz ak. Ama el insaf denmez mi buna. Bir ayda 5 kere. Bu ne ya! Bu ne yav! Evet tüm kazaların tek suçlusu biziz! Evet, Sürücünün alkollü olması bizim suçumuz! Evet hatalı sollama yapması, kırmızı ışıkta geçmesi , hız sınırlarını 140-150km ye çıkarması …. Hep bizim, hep bizim MTSK’ların suçu, suçu, suçu!…?? Vay be!
Bir sınav yapılır polisinden, jandarmasına, müdüründen memuruna, il denetimcisinden müfettişine adım başı denetmen, denetmen. Sürücü adayını adım adım takip eden mi istersin, tut deyince yutan mı, vur deyince öldüren mi istersin hepsi mevcut. MTSK’ların başına dikilmişler, ülkenin tüm sorunlarının tek çıbanbaşı onlarmış gibi hissettiriyorlar bize. Döviz bizim yüzümüzden yükseliyor, işsizlik bizim yüzümüzden tavan yapıyor, terör bizim yüzümüzden artıyor. Evet, evet ülkenin tek derdi bu olsa gerek artık. MTSK, MTSK, MTSK. Atalım kendimizi denize onlarda kurtulsun bizde. NE YÖNETMELİKMİŞ BE!!!
Şöyle düşündüm de; Bu ülkede daha inşaatı yapılırken yıkılan, çöken binalar gördük. Onlarca yıl ruhsatsız, izinsiz çalışan yurtlar, eğitim yuvaları duyduk. Ne zaman duyduk? Yangın çıkıp öğrenciler yandığında. Bina çöküp insanlar öldüğünde. Eğer bu dediklerim bu süre zarfında bir kerecik denetlenseydi ne inşaat çökerdi ne o öğrenciler yanardı. Var mıdır yanlışım. Yok. Burada bir dengesizlik yok mu?
Peki bu MTSK’lara yapılan ne o zaman? Vur abalıya gitsin mi? Ne yönetmelikmiş be. Ne uygulamaymış be? Memlekette başka kurs , başka kurum kalmadı denetlenecek herhal….
Bak kardeşim, bak anam, babam, bacım. Bu özel sektör. Maaşını ve yatırımlarını devletten almıyor. Personelinin maaşını, KDV sini, ÖTV sini , peşin vergisini, gelir vergisini, kirasını, araçlarının yakıtını kendisi kazanıyor, ekonomiye artı değer yaratmaya çalışıyor. Kendisi de bunun içinden ekmek yemeye çalışıyor.
Ey devlet; İnsan önce kendisine bakar. Ben bu MTSK ları bu kadar sıkıştırıyorum ama benim kendi açtığım, açtırdığım Halk Eğitim, Çıraklık Eğitim kurslarındaki durum nedir? Devam oranı nedir? O kursların sonunda yapılan sınavlardaki durum nedir? Küçücük bir kıyas istiyorum, küçücük bir kıyas. Üstelik o kurslardaki tüm personelin maaşını, yan ödemesini, sobasının yakıtını, binasının kirasını, demirbaşlarının hepsini, her şeyini devlet olarak sen karşılıyorsun da sana vergi vermekten başka suçu olmayan MTSK lardan istediğin ne? Denetim yapmayın demedik, demiyoruz ama yüzünüzde gözünüz olsun be kardeşim. Hiçbir kurum bu kadar bunaltılmaz ki. Varsa ayda iki defa denetlenen bir kurum hemen kapatıp gidiyorum. Söylenecek söz çok ama bu kadar yeter. Susarsam dilsiz şeytan olayım.
Şairin çok güzel dizeleriyle bitirelim:
…. Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını
Sürüye katılıverirsin hemen ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye
Biz koyun olduktan sonra…. Gocuklu celep sopasını çooookkk kaldıracaktır daha.
Ne yönetmelikmiş be, ne denetimmiş be. Ver mehteri gitsin.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR