Reklam
Ahmet Kocabaş

Ahmet Kocabaş


MİRAÇ KANDİLİ

03 Nisan 2018 - 13:38

Sevgiye, tebessüme muhtaç olduğumuz; merhamet ve şefkate ekmek kadar, su, hava kadar ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde; insanlığın bunaldığı, tıkandığı; “Ne yapacağız, nereye gideceğiz, nasıl kurtulacağız, nasıl temizleneceğiz?” diye feryat ettiği, feryatların ayyuka çıktığı şu günlerde miraç ve miraç’ın verdiği mesajlar ne kadar anlamlı ne kadar önemli…
    Miracı, yukarılara çıkmak olarak değil, yeryüzünde olduğu halde yücelebilen ruhun fizik ötesi âleme ulaşması olarak, hepimizin başarbileceği bir yükseliş şeklinde anlamalıyız…
    Ama biz yanlış anlıyoruz, yanlış anlatıyoruz…
    Eskiler; “Miraç çok ince, hassas bir olaydır. İman-ı kâmil olmayan, ruhsal yüceliğin ne olduğunu bilmeyen adama miracı anlatmayın. Çünkü sapıtır, saptırır” derlerdi.
    Radyolar, televizyonlar bangır bangır  bağırıyor. Normal bir akıl sahibini bırakın cezp etmeyi, tüyleri diken diken   eden, meseleyi hikmetinden uzak gelişi güzel benzetmelerle, bugüne taşıyan bir anlayışın hâlâ hakim olduğu görülüyor.
    Oysa miracı Kur-an’ın aydınlığında anlamak gerekiyor.
    Bir şehirden başka bir şehre seyahat ederken mersedes’e binenler; hac ve umre yolcuğu için en konforlu uçaklardan yararlananlar, ayı fethetmek için uzay aracı üretenler; Hz. Peygamber’i miraca gönderirken, “katırla merkep arası, beyaz, uzun gem vurulmuş ve eğerlenmiş olarak bir hayvan yani Burak getirildi.” Peygamberimiz, orada Burak’ı diğer peygamberlerin bağlayageldikleri bir halkaya bağladı.” Diyerek eşeğe benzer bir hayvanla peygamberi miraca göndermekten çekinmediler…
    Yuhu   kardeşim, biz dini olayları anlatırken bile yanlış söylüyoruz. Belki de Allah bunun için bizim duamızı kabul etmiyor…
    Miracın canına okuyorlar, ruhunu öldürüyorlar.
    Miraçta; öyle gitmek, gelmek, yukarı çıktı, aşağı indi filan böyle şeyler yok. Bunu iyi bilelim. Kim nereye gidiyor? Hz. Peygamber yeryüzünde Allah’la beraber değil mi ki, başka yere gitsin? Fevkalade yanlış telakkiler bunlar.
    Bazılarının iddia ettiği gibi, miraçta namaz 50 vakit oldu da sonra indirim, indirim, indirim…  Ve indirime tabi mallar listesinde mi yer aldı, ne oldu… 5 vakte kadar inmiş. Bunlar iddiadır… Bizim inandığımız Allah, peygamber dahil hiç kimseyle pazarlık yapmaz. Allah önce bir emir verecek , sonra bu emri değiştirecek öyle mi?
    Yahu biz Allah’la dalga mı geçiyoruz…
    Eğer biz, Allah ile peygamber’i miraçta karşı karşıya getirir, görüştürürsek Allah’a mekân vermiş olmaz mıyız? Allah zamandan, mekândan münezzeh değil mi?
    Hz. Peygamber miraca çıkıyor…1. Kat, 2. Kat, 3. Kat, 4, 5, 6. Kat… gidiyor. İsa’yı görüyor, Musa’yı görüyor. Onlar akıl veriyorlar. Diğer peygamberlerle selamlaşıyor…
    Yahu kardeşim, diğer peygamberler ölmedi mi,?! Eğer manen görüşmüşlerse, Hz. Peygamberi bedenen miraca nasıl gönderiyorsunuz?
    Yanlış şeyler, bunlar…
    Peygamber aşağı Süleyman Çelebi:
    “Ne mekân var anda, ne arzu sema”
    Diyerek bu olayı veciz bir şekilde özetlemiştir. Mevlidin o bahrini dikkatlerinize sunarım:
    “Bi-huruf u lafz u savt ol padişah.
    Mustafa’ya söyledi bi-iştibah.”
    Yani, yüce Allah, peygamberiyle konuştu; ama bu konuşmada ne bir harf, ne bir ses, ne bir kelime vardı… Maddi hiçbir şey yoktu. Tamamen manevi bir olaydı, bir moral tavsiyesiydi.
    Bunu böyle anlayalım…
    Miraç dediğimiz hadise; fiziki bir gök  yolculuğu değil, ruhsal bir yükseliştir.
     Biz miracın mahiyetini bilmekle mükellef değiliz. Bu; ne imanın şartıdır nede İslam’ın. Bir insan miraç diye bir olayı bilmezse, dinine imanına helal gelmez.
    Miraçtan sonra ne oldu?
    Ne yapmamız gerekiyor?
    Bizi ilgilendiren taraf burasıdır. Ama kimse bu noktaya temas etmiyor. Miraçtan Hz. Peygamber ne getirdi. Biz ne yapacağız.
    Miraçta peygamberimize verilen emirleri İsra   suresinde takip edelim.
    1- “Allah’tan başka ilahlara tapmayın. Yalnız Allaha ibadet edin” “Yalnız Allahtan isteyin.”
    Allah ile aranızdaki şeyhleri, dervişleri, hocaları, efendileri, çaputları kaldırın. Şehvete, şöhrete, rüşvete değil Allaha koşun.
    2- Ana babanıza iyi davranın.
    3-Akrabaya, yolcuya, yoksula yardım edin.
    4- Cimrilik de savurganlık da yapmayın.
    Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de her gün üretilen 120 milyon ekmeğin 12 milyonunun çöpe atıldığını, bu israfın ekonomiye olan günlük faturasının 2,6 milyon lira olduğunu bildirdi.
    Geçen hafta bir düğünde atılan ekmekleri, yenmemiş tavukları gördüm, üzüldüm. Bu ekmeğin bir dilimine muhtaç insanları hatırladım. Aman Allah’ım! Bizi ekmekle mi imtihan ediyorsun acaba?
    Miraç kandilini nasıl kutlayalım hocam?
    Ekmek israfını önleyerek, düğünlerde derneklerde savurganlığın önüne geçerek…
5- Zinaya yaklaşmayın.
6- Geçim endişesi ile çocukları öldürmeyin.
    Geçen gün gazeteler yazıyor. Yeni doğmuş bebeği çöp konteynirına atmışlar. Allahtan çöpçüler buldu da hastaneye götürdüler. Türkiye’de bugün 1500-2000 çocuk kayıp yada kaçırılmış.
    Hocam miracı nasıl kutlayalım?
    Bu  çocuklara sahip çıkarak.
    7- Adam öldürmeyin…
    Her gün onlarca insanı yok yere öldürüyoruz, katlediyoruz.
    Her gün Yemen’de, Libya’da, Suriye’de, Filistin’de, Irak’ta Tunus’ta, Cezayir’de yüzlerce Müslüman katlediliyor. Bu katlıyamı önleyemezsek miracı nasıl anlarız? Miraca nasıl çıkarız? Her gün trafik kazasında 20-25 vatandaşımız hayatını kaybediyor. İş kazalarına onlarca insanı kurban veriyoruz. Sonra miraç kandilini kutluyoruz.
    Miraç kandilini nasıl kutlayacağız hocam?
    Trafik kurallarına uyarak, iş kazalarını önleyerek, insan canına ve malına önem vererek.
    8- Yetimin malını haksız yere yeme.
    9-  Verdiğin sözü yerine getir.
    Verdiğimiz sözlere bağlı kalmıyoruz. Attığımız   imzaları inkar ediyoruz. Çeklerimiz, senetlerimiz çakıyor. Yalan söylüyoruz. İnsanları aldatıyoruz. İnsanların sağlığı ile oynuyoruz. Belki bu nedenle:
    Biz miraca yükselemiyoruz.
    10- Ölçü ve tartıda hile yapmayın.
    11- Bilmediğiniz şeyin ardına düşmeyin.
12- Yeryüzünde böbürlenerek yürümeyin.
    İşte size 12 emir. Musa’ya gelen on emir gibi… İsa’ya gelen emirler gibi. Bunlara uyalım hayatımız değişecek…
    Yeryüzünde doğru yürüyemeyenlerin gökyüzünün ötelerini anlaması imkansızdır. Kirlenenlerle ve kirletenlerle dolu bir dünyada, gökler ötesine uzanmış, ruhsal yüceliği yakalamış bir Hz. Muhammed sevdasından bahsetmek çok güçtür.
    Sigarayı azaltmak, alkolü bırakmak, zinadan uzaklaşmak ve kötülüklere savaş açmak… İşte bizim miracımız… Yalın bir iman, namazla oruçla yücelme, yetime, yoksula, garibe yardım etmek… İşte bizim miracımız… Anamıza babamıza ikram etmek, hayır dualarını almak, akrabaya vermek, sözümüze sadık kalmak, bilmediğimiz şeyi yapmamak… İşte bizim miracımız.. Ülkemize, vatanımıza, milletimize, bayrağımıza sahip çıkmak. İşte bizim miracımız…
    Miraç kandiliniz mübarek olsun. Sevgili okurlar…


YORUMLAR

  • 0 Yorum