Reklam
Ahmet Kocabaş

Ahmet Kocabaş


KUR´AN NASIL BİR KİTAPTIR?

03 Nisan 2018 - 13:38

1) Kur´an Nasıl Bir Kitaptır?

Kur´an´ın nasıl bir kitap olduğunu Cenabı Mevla bir ayeti celilede şöyle beyan ediyor:

“Bu indirdiğimiz Kur´an da kutlu, yüce bir kitaptır. Artık ona uyun. Allah´ın rahmet ve şefkatine erişebilmeniz için O´nun emir ve yasakları konusunda sorumluluk sahibi, duyarlı ve bilinçli olun.” (6 Enam 155)         

M. İzzet Derveze´nin bu konuda ki görüşleri de şöyle:

“Kur´an, insanların belini büken angarya ağırlıkları kaldırmayı, temiz ve güzel şeyleri helal; pis, çirkin ve münker şeyleri de haram kılmayı hedefler. Bütün insanların kardeşçe, birbirlerine zulmetmeden genel bir barış atmosferinde yaşamalarını öngörür. Kur´an´ın insanları benimsemeye ve uygulamaya çağırdığı hayat sisteminde kimse kimseye haksızlık etmez. Hiçbir topluluk bir kenara itilmez. Hiçbir grup insan haklarından mahrum bırakılmaz. Bir sosyal sınıfın başka bir sınıfından üstün olması mümkün değildir. Bunun yanında, haksızlık eden kimse, Allah´ın hükmüne ve hakka uyacağını garanti edene kadar, ona karşı diğer insanların bir dayanışma içinde olma zorunluluğu vardır. Kur´an genel anlamda zararlı şeylerden kaçınmaya ve eski ya da yeni oluşuna bakmadan faydalı ve yapıcı olan şeylere yönelmeye çağırır.

Kur´an, yüce Allah´ın insanlar için sadece kolaylık dilediğini, onlara zorluk dilemediğini, dinde onlar için bir sıkıntı öngörmediğini vurgular…” (1)
“…
Bu Peygamber onlara iyiliği emreder, kötülüğü yasaklar; iyi ve temiz şeyleri helal, kötü ve pis şeyleri haram kılar, onların üzerlerindeki ağır yükü kaldırır, boyunlarındaki zincirlerini kırıp atar. Sonuç olarak o Ümmi Peygamber´e inanan, onu yüceltip destekleyen ve ona indirilen Kur´an´a uyan böyle kinseler, kurtuluşa erenlerdir…” (7 Araf 157)     
“Ta-Ha. ‘Ey Peygamber!) Biz bu Kur´an-ı sana sıkıntı çekip mutsuz olasın diye indirmedik. Aksine biz onu sırf bir öğüt ve uyarı olsun diye indirdik. Ancak bunu Allah´a derin saygı duyanlar anlar.” (20 Ta-Ha 1-3)

“Biz ise, ülkede ezilen bu insanlara lütufta bulunmak, onları daha sonra gelecek nesillerin örnek alacakları bir millet yapmak ve onların yeryüzünde özgürce yaşamalarını sağlamak istiyorduk.” (28 Kasas 5)

“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin için ve sadece Allah´a şükredin…” (2 Bakara 172)

“Resulüm! Sen onlara de ki: ‘Allah´ın kulları için yaratmış olduğu giysileri, temiz ve helal yiyecekleri kim haram kılabilir?..´” (7 Araf 32)

“Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez…” (2 Bakara 185)

Kur´an´ın eşsizliğini ve yüceliğini anlatan ayetlerden bazıları bunlar. Bir de tarihi gerçekler var. Onlardan da bir iki misal verelim: 
“… Nadr b. Haris ismindeki biri, Fars memleketlerine ticaret için gittiği sırada orada Acem kitaplarını satın alarak Kureyşliler´e anlatır ve ‘Muhammed size Âd ve Semud kavminin hikâyelerini anlatıyor. Ben ise Rüstem´in, Behlül´ün efsanelerini, kisraların ve Hire krallarının hikâyelerini anlatıyorum´ der ve insanları Kur´an dinlemekten alıkoymaya çalışırdı…” (2)
Bu Nadr b. Haris ile ilgili bir olay daha nakledelim:
“… Anlatıldığına göre, bu kişi güzel bir şarkıcı cariye satın almıştı. Birinin Müslüman olacağını duyduğu zaman onu alıp cariyesinin yanına getirip ve cariyesine ‘Hadi buna yedir içir, şarkı söyleyip gönlünü eğlendir´ der ve bu suretle onu eğlendirdikten sonra ‘Gördün ya! Bu, Muhammed´in çağırdığı namaz ve oruçtan, onunla birlikte savaşmaktan daha iyi değil mi?´ derdi. (Hak Dini Kur´an Dili, VI,3838-3839)” (3)
Bu ve benzeri teşebbüslere Kur´an meydan okumuş ve şöyle cevap vermiştir:
“Bazı insanlar, Allah´ın yolunu(ayetlerini) alay konusu yaparak halkı sinsice Allah´!ın yolundan saptırmak için ‘söz eğlencesi´ni satın alırlar. Küçük düşürücü azap işte bunlar içindir.” (31 Lokman 6). 
Hz. Peygamber, kendisine karşı çıkan, Kur´an´ın diriltici mesajlarının kitlelere ulaşmasını engelleyen Mekke-Medine baronlarına sadece Kur´an ile cevap vermiş ve Kur´an ile hedefine ulaşmıştır. Katilleri, hırsızları, tefecileri, ayyaşları, fuhuş yapanları, zalimleri, yetimlerin hakkını gasp edenleri Kur´an-ı Kerim ile hidayete ulaştırmıştır. Kur´an iyi niyetli her insanın kalbine girmeyi başarmıştır. Kur´an işte böyle ilahi bir kitaptır.
Kurtubi tefsirinde Esmai´den şu olayı nakleder: “… Bir gün köylü bir Arap kızından işittiğim bir şiirin fesahati karşısında, Allah seni helak etsin, ne kadar da fasih söylüyorsun dediğim de, bana,, yazıklar olsun sana, söylediğim şu şiir, Cenabı Hakk´ın ‘Musa´nın anasına, onu emzir, ona ait bir tehlike gelince denize bırak, korkma, kederlenme, çünkü biz onu yine sana döndüreceğiz ve onu peygamberlerden biri de yapacağız, diye vahyettik´ (28 Kasas 7)  ayeti karşısında fasih sayılabilir mi? Bu ayet, iki emir, iki nehiy, iki müjdeyi cemetmektedir´ (Tefsiru´l Kurtubi, XIII,252) demiş ve Esmai´yi mahcup etmiştir…” (4)
Kısa bir ayette bu kadar önemli iki emir, iki nehiy ve iki müjdeyi ancak Kur´an ayetlerinde görebiliriz. Bu da Kur´an´ın eşsizliğini ortaya koymaktadır. Çünkü Kur´an Allah kelamıdır.

Rivayete göre filozof Kindi ´ye talebeleri, “Ey üstat! Bize Kur´an-ı Kerim´in bir benzerini yapabilir misin?” demişler. O da, “Peki. Hepsinin değil ama bir kısmının benzerini yapayım” demiş. Günlerce bir kenara çekilip kapanmış ve sonra çıkıp demiş ki: “Vallahi, buna ne bizim kudretimiz yetecek, ne de başka birinin. Mushaf´ı açtım, Maide suresi çıktı. Baktım vefadan bahsediyor, nekirden nehyediyor. Umumi bir helal kılma var, sonra bir istisnayı istisna ediyor. Sonra da hikmetinin kudretinden haber veriyor ve bütün bunları iki satıra sığdırmış. Bunu ise hiç kimse ciltlerle yazı yazmadan ifade edemez. (Elmalılı, Hamdi Yazır, Hak Dini Kur´an Dili, II, 1546) Söz konusu edilen ayet Maide suresinin ilk ayetidir: 
“Ey Müminler! Bütün antlaşma ve sözleşmelerinizin gereklerini yerine getirin. Haram oldukları size bildirilecek olanlar (Bk. 5 Maide 3-5) dışındaki bütün hayvanların etlerini yemeniz helaldir. Bununla birlikte, ihramlı iken kara hayvanlarını avlamanız haramdır. Allah (hikmeti uyarınca) dilediği hükmü verir.” (5 Maide 1) (5) 
Cenabı Mevla Kur´an´ı eleştiren Orta Çağ Arap despotlarına da Kur´an´la şöyle meydan okumuştur:
“Ey Muhammed de ki: Görünen ve görünmeyen tüm iradeli varlıklar bu Kur´an´ın bir benzerini ortaya koymak için bir araya toplansalar ve bu konuda birbirlerine var güçleriyle destek verselerdi, yine de onun bir benzerini ortaya koyamazlardı.” (17 İsra 88)
Yüce Mevla Kur´an´ın bir benzerini getiremeyeceklerini bildiği için hedef küçülterek meydan okumaya devam eder: 
“Yoksa onlar: ‘Kur´an´ı Muhammed uydurdu mu diyorlar?´ Ey Muhammed! De ki: ‘Madem öyle, eğer dürüstseniz haydi Allah dışında gücünüzün yetip elinizin erdiği herkesi yardıma çağırın; siz de Kur´an seviyesinde ‘uydurulmuş´(!) on sure getirin de (görelim)´” (11 Hud 13)
İnkârcı müşriklerden önce Kur´an´ın bir benzerini, sonra on sure isteyen Allah, tekrar hedef küçültür ve meydan okuyarak son noktayı şöyle koyar: 
“Eğer siz kulumuza (Muhammed´e) indirdiklerimize dair bir kuşku taşıyorsanız, haydi, hemen onun benzeri bir sure getiriniz ve eğer sözünüze sadıksanız, Allah dışındaki tanıklarınızı da yardıma çağırınız!” (2 Bakara 23; ayrıca bk. 10 Yunus 38).
Kur´an´a kafa tutanların seviyesini ortaya koymak bakımından bir misali takdirlerinize arz ediyorum: “Ey kaplumbağa, ey kaplumbağanın kızı! Temizlediğin şeyi temizle. Üst tarafın suda alt tarafın çamurdadır. İçene engel olamazsın, suyu da bulandıramazsın.” (6) diyerek sözüm ona ayet(!) uydurmaya kalkmışlardır. Ama gülünç duruma düşmekten de kurtulamamışlardır.  

YORUMLAR

  • 0 Yorum